BLOG

Hedefimiz global ölçekte sürdürülebilir gıda şirketine dönüşmek

10 Eylül 20256 dk okuma

“Mutlu Makarna olarak hedefimiz yalnızca ürün üretmek değil; global ölçekte örnek gösterilen bir sürdürülebilir gıda şirketine dönüşmektir. Yüzde 100 yerli sermayeye dayalı buğday tedarik zincirimiz, insana ve doğaya saygılı üretim modelimiz, yüksek teknolojili altyapımız ve dünya standartlarında kalite yaklaşımımızla bu vizyon doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz.”

Aykut Göymen

Türkiye’nin makarna sektöründeki en güçlü oyuncularından biri olan Mutlu Makarna, yarım asrı aşan üretim tecrübesini teknoloji ve Ar-Ge yatırımlarıyla geleceğe taşıyor. Gaziantep’teki yüksek kapasiteli tesislerinde ürettiği makarnaları 6 kıtada 100’den fazla ülkeye ihraç eden şirket, bugün yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın da sayılı üreticileri arasında yer alıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Aykut Göymen, Mutlu Makarna’nın küresel rekabet gücünü, sürdürülebilirlik vizyonunu ve sektöre yön veren stratejik yatırımlarını BBM Dergisi’ne anlattı.

Aykut Göymen, sofralara lezzet taşıyan Mutlu Makarna'nın, üretim gücünü yalnızca kapasiteye değil, insana ve doğaya değer veren bir vizyona dayandığını söylüyor. Duayen iş adamı Mutlu Makarna olarak hedeflerinin, yalnızca ürün üretmek değil; global ölçekte örnek gösterilen bir sürdürülebilir gıda şirketine dönüşmek olduğunu ifade ediyor. 

Aynı zamanda Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği Başkanı olan Aykut Göymen’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle: 

Dünyanın önde gelen gıda işletmelerinden biri olan Mutlu Makarnanın faaliyetleri hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

Mutlu Makarna olarak 50 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiğimiz sektörde, yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın da önde gelen makarna üreticilerinden biriyiz. Gaziantep’te konumlanan entegre tesislerimizde günlük 4.400 ton buğday işleme ve 1.850 ton makarna üretim kapasitesine sahibiz. 6 kıtada 100’ü aşkın ülkeye ürünlerimizi ulaştırıyoruz.

Faaliyetlerimizi yalnızca üretimle sınırlı görmüyor, aynı zamanda teknolojik dönüşüm, sürdürülebilir tarım uygulamaları, yenilikçi ürün geliştirme ve tüketici sağlığına destek sağlayan ürün çeşitlendirmeleriyle sürekli değer yaratıyoruz.

Dünyadaki en büyük 10 makarna tesisi içinde olmanız ne tür bir rekabet avantajı sunuyor?

Dünya sıralamasında ilk 10 tesis arasında yer almak, yalnızca üretim kapasitesinin büyüklüğü değil; aynı zamanda verimlilik, izlenebilirlik ve kalite standardizasyonu açısından büyük bir rekabet üstünlüğü sunuyor.

Yüksek hacimli üretim sayesinde lojistik ve tedarik zincirinde ölçek ekonomisinden faydalanırken; Ar-Ge, kalite kontrol, enerji verimliliği gibi alanlarda da önemli yatırımlar gerçekleştirebiliyoruz. Bu avantaj, gerek iç piyasada gerek global pazarlarda Mutlu markasının güvenilirliğini perçinliyor.


İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl açıkladığı İSO 500 listesinde ismi açıklanan firmalar arasında sektörün en büyük şirketi olarak dikkat çekiyorsunuz. Bu başarının firmanız için önemi nedir?

İSO 500 listesi, sanayideki üretim gücünü, sürdürülebilir büyümeyi ve katma değer yaratan firmaları objektif kriterlerle değerlendiren önemli bir referanstır.

Mutlu Makarna olarak bu listede yer almak, yalnızca üretim hacmimizin değil; üretim kalitemizin, ihracat yeteneğimizin ve istihdama katkımızın da güçlü bir göstergesidir. Bu başarı bizim için bir övünç vesilesi olmakla birlikte, sektör liderliğimizi pekiştiren ve sürdürülebilir büyüme vizyonumuzu destekleyen stratejik bir adımdır.

Taş değirmenden ilham alan üretim metodu, kalite, lezzet ve tüketici algısı bakımından ne ifade ediyor? Teknolojik inovasyonla nasıl bütünleşiyor?

Mutlu Makarna olarak köklerimizden ilham alarak, modern teknolojiyi geleneksel değirmen anlayışıyla harmanlıyoruz. “Taş değirmenden ilham alan üretim metodu” ifadesi, bu yaklaşımın özüdür. Bu yöntem, buğdayın yapısını bozmadan, besin değerlerini koruyarak öğütmemize imkan tanır.

Ancak burada nostaljiden değil, sürdürülebilir kalite mühendisliğinden bahsediyoruz. Süreci dijital olarak izleyen sensörler ve öğütme sıcaklığını ve basıncını anlık optimize eden otomasyon sistemleriyle entegre çalışıyoruz. Sonuç olarak hem ürün lezzetini koruyor hem de tüketicinin saf ve besleyici ürün beklentisini karşılıyoruz.


Günlük 4.400 ton buğday işleme, 1.850 ton makarna üretimi gibi devasa rakamlara ulaştınız. Bu büyüme hangi stratejik yatırımlarla sağlandı?

Bu rakamlar, tesadüfi değil; uzun soluklu bir vizyonun sonucudur. Öncelikle teknolojik altyapımıza sürekli yatırım yaptık. Endüstri 4.0 uygulamaları ile tesisimizin tüm süreçlerini izlenebilir, verimli ve sürdürülebilir hale getirdik.

Tarımsal sürdürülebilirlikten bağımsız enerji kaynaklarına kadar pek çok başlıkta stratejik planlar yürüttük. Kapasite artırımı sadece üretim bandı eklemekle değil, bu alanlarda sağlanan dönüşümle mümkün oldu.

Güneş enerjili üretim ve yaklaşık 2 milyon ağaç dikimine eşdeğer çevresel kazanımlar sağladığınız projeniz hakkında ayrıntılar paylaşabilir misiniz?

Sürdürülebilir üretim, Mutlu Makarna’nın en temel stratejik önceliklerinden biridir. Tesislerimizde kurulu güneş enerji sistemleriyle yıllık yaklaşık 42 Mwh elektrik üretimi yapıyoruz. Bu da yaklaşık 2 milyon ağacın karbon emilimine eşdeğer bir çevresel kazanım anlamına geliyor.

Aynı zamanda atık yönetimi, su tasarrufu ve geri dönüşümlü ambalaj yatırımlarımızla çevresel ayak izimizi azaltmak için kararlı adımlar atıyoruz. Üretirken sadece buğdayı değil, doğayı da koruyoruz.


İhracat portföyünüz ve stratejiniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Firma olarak en büyük ihracat pazarınız neresi?

Bugün Mutlu Makarna, Türkiye’nin en fazla makarna ihraç eden firmalarından biridir. Üretimimizin yaklaşık %70 ini ihraç ediyoruz. Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Güney Amerika başta olmak üzere 100’den fazla ülkede raflarda Mutlu Makarna olarak yer alıyoruz.

İhracat stratejimiz sadece hacim değil, marka bilinirliği ve sürdürülebilir dağıtım ağı üzerine kurulu. Her gün sağlam adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz.

Yeni ürün serileri (sebzeli, tam buğday, couscous) ve Ar-Ge yatırımlarınız hakkında ne söylemek istersiniz?

Tüketici ihtiyaçları artık yalnızca lezzetle sınırlı değil; sağlık, fonksiyonellik ve doğallık ön planda. Biz de bu değişime hem hızlı hem doğru yanıt veriyoruz. Mac&Cheese, Tam Buğday, Sebzeli gibi fonksiyonel ürün serilerimiz bu anlayışın bir sonucu.

Ar-Ge merkezimizde ürün geliştirme süreci çok disiplinli ilerliyor: beslenme uzmanlarından gıda mühendislerine, pazarlama ekiplerinden kalite uzmanlarına kadar entegre bir ekip çalışıyor. Ayrıca couscous gibi kültürel olarak farklılaşan segmentlere de odaklanıyoruz. Katma değeri yüksek, niş ürünlerle global pazarda rekabet gücümüzü artırıyoruz.


Gaziantep’te faaliyet gösteren büyük bir sanayi kuruluşu olarak bölgeye katkılarınız nelerdir? İstihdam, teknoloji transferi, eğitim gibi alanlarda neler yapıyorsunuz?

Mutlu Makarna yalnızca bir üretici değil, aynı zamanda bulunduğu coğrafyaya değer katan bir kalkınma aktörüdür.Gaziantep’te yaklaşık 1.000 kişiye doğrudan istihdam sağlıyoruz. Bu dolaylı olarak 4.000 kişi demek. Yerel tedarik zincirleri ile binlerce kişiye de yine dolaylı katkıda bulunuyoruz. Üniversitelerle iş birlikleri kurarak öğrencilere staj ve eğitim imkânları sunuyoruz. Ayrıca teknoloji transferi konusunda da rol üstleniyor; yerli üreticilere modern tarım teknikleri, verimlilik ve sürdürülebilirlik konusunda destek oluyoruz.
Kısacası Gaziantep’in üretim gücünü Türkiye’ye ve dünyaya taşıyan bir sanayi modeli oluşturduk.

Makarna sektörünün genelini ve tüketici eğilimlerini nasıl yorumluyorsunuz?

Makarna sektörü global ölçekte dönüşüm içerisinde. Geleneksel ürünlerden uzaklaşmadan, yeni nesil taleplere uygun çözümler sunmak gerekiyor. Sağlıklı yaşam trendleri, protein zengini diyetler, vegan beslenme gibi değişen alışkanlıklar, sektörü yeniden şekillendiriyor.
Biz de bu içgörüler doğrultusunda kendi teknolojimizi geliştirerek, yatırım yapmaya devam ediyoruz.

Tüketici artık sadece “doymak” değil, “sağlıklı beslenmek” istiyor. Bu beklentiyi karşılamak, bizim sorumluluğumuz.


Yeni yatırım planlarınız var mı? Farklı alanlara yatırım düşünüyor musunuz?

Mutlu Makarna olarak büyüme planlarımız sadece kapasiteyle sınırlı değil; inovasyon, sürdürülebilirlik ve küresel yayılım odaklı yatırımlarımız devam ediyor. Yeni hat yatırımları, yenilenebilir enerji sistemleri, veri analitiği ve otomasyon projeleri ajandamızda önemli bir yer tutuyor.

Ayrıca tüketiciyle doğrudan temas kurabileceğimiz alanlara da yöneliyoruz. Dijital platformlar gibi veri odaklı iş modelleri üzerine de çalışıyoruz. Makarna bizim uzmanlık alanımız; ama bu uzmanlığı, yeni iş modelleriyle entegre ederek büyütmeyi hedefliyoruz.

Ambalaj artık yalnızca bir koruma aracı değil; markanın tüketiciyle ilk teması ve ürün deneyiminin önemli bir parçası. Mutlu Makarna bu konuya nasıl yaklaşıyor?

Ambalaj bizim için bir yüzey değil; stratejik bir temas noktası. Tüketici ürünü eline almadan önce markamızla tanıştığı ilk yer ambalajdır. Bu nedenle ambalajı hem estetik hem de global dilde tasarlıyoruz.

Ambalaj tasarımı artık sessiz bir satış temsilcisi. Bu anlayışla her dokunuşu stratejik olarak planlıyoruz.

“Göz alıcı ambalaj” kavramı sizin için ne ifade ediyor?

Göz alıcı ambalaj, yalnızca estetik değil; dikkat çekici, akılda kalıcı ve markayla bütünleşik bir deneyim anlamına gelir. Mutlu Makarna olarak rafta fark edilmenin ötesinde, tüketicinin zihninde yer etmeyi önemsiyoruz.

Renk kodlamalarımız, ikonografimiz, ürün bilgisi yerleşimi gibi tüm detaylar ürünümüzün USP’leri gözetilerek tasarlanıyor. 


Eklemek istediğiniz başka bir konu varsa lütfen bizimle paylaşabilir misiniz?

Mutlu Makarna olarak hedefimiz yalnızca ürün üretmek değil; global ölçekte örnek gösterilen bir sürdürülebilir gıda şirketine dönüşmektir.

%100 yerli sermayeye dayalı buğday tedarik zincirimiz, insana ve doğaya saygılı üretim modelimiz, yüksek teknolojili altyapımız ve dünya standartlarında kalite yaklaşımımızla bu vizyon doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz.

Sektördeki dönüşümün öncüsü olma kararlılığımızı koruyarak, tüketiciye her anlamda “mutluluk veren” bir marka olmaya devam edeceğiz.

Röportaj Kategorisindeki Yazılar