BLOG

Ortadoğu, gıdasını güvence altına almaya çalışıyor

11 Haziran 20254 dk okuma

İklim baskısı, düzenleyici dağınıklık ve yüksek ithalat bağımlılığı gibi yapısal zorluklara rağmen, IGC Konferansı’ndaki uzmanlar, hedefe yönelik yatırımlar, daha akıllı tedarik yöntemleri ve bölgesel işbirliği sayesinde Ortadoğu’nun gıda dayanıklılığı ve stratejik tahıl güvenliği konusunda örnek bir modele dönüşebileceğini vurguladı.

Yerli gıda güvenliği stratejilerinde önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen, Ortadoğu hâlâ yapısal olarak tahıl ithalatına bağımlı durumda ve nüfus artışı, iklim değişikliği ile parçalı düzenlemeler gibi giderek ağırlaşan zorluklarla karşı karşıya. Ancak 2025 Uluslararası Tahıl Konferansı’nın Londra’da düzenlenen “Bölgesel Görünüm: Ortadoğu’daki Gelişmeler” oturumuna katılan konuşmacılara göre, bu zorluklar kadar fırsatlar da mevcut.

Oturumda çok taraflı kuruluşlar, büyük ticaret şirketleri ve ulusal un sanayilerinden uzmanlar bir araya gelerek, bölge ülkelerinin dalgalı küresel ortamda tahıl erişimini güvence altına almak amacıyla tedarik sistemlerini, depolama kapasitesini ve politika çerçevelerini nasıl uyarladığını ele aldı.

TAHIL İHALELERİNDE REFORM MİLYONLAR KAZANDIRABİLİR

FAO Yatırım Merkezi Kıdemli Ekonomisti Dmytro Prykhodko, hükümetleri kamu ihaleleriyle buğday alım süreçlerini yeniden düşünmeye çağırdı. “Kaliteli ekmek üretmek için her zaman yüksek proteinli buğday gerekmez. Protein standartlarını biraz düşürerek ya da ihale miktarını ve rekabeti artırarak ülkeler milyonlarca dolar tasarruf edebilir,” dedi.

Prykhodko, FAO verilerine göre bir buğday ihalesine sadece bir tedarikçi daha katılmasının fiyatı ton başına neredeyse 2 dolar düşürebileceğini aktardı. FAO, şu anda hükümetlere tedarik süreçlerini ticaret gerçeklerine daha iyi uyum sağlayacak şekilde modernize etmeleri yönünde danışmanlık veriyor.

STRATEJİK TAHIL DEPOLAMA KORUMA SAĞLIYOR

Golden Wheat for Grain Trading CEO’su Malak Al Akiely, Ürdün’ün altı aylık stratejik buğday rezervini koruma stratejisinin uzun süredir uygulandığını ve bu yaklaşımın ülkeyi son küresel şoklar sırasında koruduğunu belirtti. “COVID başladığında ya da navlun maliyetleri yükseldiğinde hazırlıksız yakalanmadık. Liderliğimiz gıda güvenliğini çoktan ulusal öncelik haline getirmişti,” dedi. “Depolama, çeşitlendirme ve net sözleşme stratejileri bize direnç kazandırdı—özellikle küresel ticaretin parçalı yapısında.” Al Akiely ayrıca Ürdün’ün Kızıldeniz’deki Akabe Limanı’nı BAE merkezli yatırımcılarla işbirliği içinde bir lojistik ve dijital ticaret merkezi haline getirme girişimini de vurguladı.

Kuveyt Un Değirmenleri ve Fırınları CEO’su Mutlaq Al-Zayed ise, neredeyse tüm gıdasını ithal eden bir ülke olarak şokları yönetmede rezervlerin ve ileriye dönük sözleşmelerin merkezi rolünü yineledi. “Depolama, gıda güvenliğinin babasıdır,” dedi. “Üç ila altı aylık buğday rezervimiz var ve ilave altı ay için önceden sözleşmeler yapıyoruz. 1990 Körfez Krizi, COVID ve şimdi de Ukrayna sürecini böyle atlattık.” Ayrıca ticari genişlemenin önemini de vurguladı: Körfez ülkelerine un bazlı ürün ihracatından, makarna ve bisküvi gibi katma değerli işleme yatırımlarına kadar.

BÖLGE REFORMSUZ UZUN VADEDE RİSK ALTINDA

Corteva Kuzey Afrika ve Ortadoğu Ticari Direktörü Tarek El Azab, bölgeye dair yapısal bir tablo çizdi: MENA, dünyanın en hızlı büyüyen nüfuslarından birine sahip, ancak kişi başına sadece 0,16 hektar ekilebilir arazi düşüyor. “Bölgenin gıda sistemleri yoğun baskı altında. İklim değişikliği, ithalata bağımlılık, düzenleyici dağınıklık ve zayıf depolama altyapısı ciddi bir kırılganlık yaratıyor,” diye uyardı.

El Azab, tohum ve bitki koruma kurallarının uyumlaştırılması, gen düzenleme gibi teknolojilerin benimsenmesi ve bölgesel tahıl depolama ile lojistik altyapılarına yatırım yapılması çağrısında bulundu. “AB düzenlemelerini yerel gerçekleri dikkate almadan kopyalayamazsınız. Tarımsal inovasyonu felç değil, mümkün kılan sistemlere ihtiyacımız var” dedi.

Altyapı konusuna dönen FAO’dan Prykhodko, Mısır’ın 2014’ten bu yana kamu sektörüne ait depolama kapasitesini 3,5 milyon tona çıkardığını belirtti. Bu arada özel sektör, kamu yatırımı olmaksızın aynı ilerlemeyi kaydederek, düzenlemelerin özel katılım için alan tanıdığında neler yapılabileceğini gösteren etkileyici bir örnek sundu.

TAHIL TİCARETİNDE ROL DEĞİŞİYOR

Oturum, bölgedeki tahıl ticaretinin giderek karmaşıklaşan doğası üzerine değerlendirmelerle sona erdi. Al Akiely, tüccarların rolünün temelden değiştiğini ifade etti: “Bugünün tüccarı hem ekonomist, hem siyasi analist, hem de teknoloji uzmanı olmak zorunda. Dalgalanma artık norm haline geldi. Direnç için daha iyi araçlara ve daha fazla işbirliğine ihtiyaç var.”

Panelde ayrıca şu bölgesel dinamikler de ele alındı:

  • Ürdün ile Irak/Suriye arasında oluşabilecek yeni ticaret akışları
  • AB politika değişikliklerinin düzenleyici yansımaları
  • Gelecekteki arz risklerini yönetmede yapay zekâ ve verinin artan rolü
Tüm konuşmacılar, Ortadoğu’da gıdaya erişimi güvence altına almak için altyapı yatırımı, düzenleyici modernizasyon ve bölgesel işbirliğinin şart olduğu konusunda hemfikirdi. Al-Zayed, “Gıda güvenliğinin bir fiyat etiketi yoktur. Ama hiçbir şey yapmamanın bir bedeli vardır” dedi.


Haber Kategorisindeki Yazılar