BLOG

Küresel tahıl piyasalarını şekillendiren unsurlar ve trendler

22 Ocak 202520 dk okuma

Namık Kemal Parlak

Fastmarkets'ın ev sahipliğinde düzenlenen Global Grain Geneva 2024, 12-14 Kasım tarihleri arasında dünyanın dört bir yanından yüzlerce delegenin katılımıyla başarıyla gerçekleştirildi. Tarımsal emtia tüccarları, sektör liderleri ve uzmanları için en prestijli toplantılardan biri olarak kabul edilen konferansta, küresel tarım piyasalarının dinamikleri hakkında önemli bilgiler ortaya konuldu. 


Bu yılki konferans özellikle genişletilmiş kapsamıyla dikkat çekiciydi. Etkinlik, tahıl ticaretine geleneksel olarak odaklanmasının yanı sıra, küresel pazarda artan önemini yansıtan bakliyat, yağlı tohumlar ve bitkisel yağlar gibi büyüyen sektörleri de ele aldı. Katılımcılar, iklim değişikliğinin rolü, dijital teknolojilerin entegrasyonu ve lojistikte devam eden zorluklar gibi tarımsal görünümü şekillendiren kritik konular hakkında en son tartışmalara tanıklık etti. Karadeniz, Güney Amerika ve Kuzey Avrupa’ya yönelik bölgesel piyasa sunumları içeriği daha da zenginleştirerek katılımcılara tarımsal emtia trendlerine ilişkin kapsamlı ve küresel bir bakış açısı sundu. 

TARIM PİYASALARINI ŞEKİLLENDİREN MAKROEKONOMİK FAKTÖRLER

Peak Trading Research Araştırma Direktörü Dave Whitcomb, Global Grain Geneva'da yaptığı sunumda, vadeli tarım piyasalarında önemli bir rol oynayan kilit önemdeki piyasa dışı fiyat etkenlerini ele aldı. Makro-ekonomik ortam, piyasa yapısı, momentum ve mevsimsellik de dahil olmak üzere bu etkenler, geleneksel temellerin ötesinde tahıl fiyat dinamiklerini etkileyen önemli unsurlar olarak ele alındı. Tarım piyasalarının şekillenmesinde makroekonomik faktörlerin önemini vurgulayan Whitcomb, enerji ve maden piyasalarıyla karşılaştırıldığında, vadeli tarım işlemlerinin nispeten daha küçük olmasının, onları büyük ölçekli ekonomik hareketlere karşı oldukça hassas hale getirdiğini ifade etti. Temel etkenler arasında şunlar yer alıyor.

  • FED Politikaları: ABD Merkez Bankası'nın (FED) para politikaları, özellikle de faiz oranı kararları, küresel risk duyarlılığını ve ABD dolarının gücünü doğrudan etkiliyor. Güçlü bir dolar, ABD ihracatını daha az rekabetçi hale getirerek vadeli tarım işlemlerini baskılayabilir.
  • Ham Petrol Trendleri: Ham petrol, emtia piyasalarında önemli bir itici güç ve fiyat hareketleri tüm tarım piyasalarını etkiliyor. Jeopolitik gerilimler ham petrolde yükselişlere neden olabilir ve bu da vadeli tarım işlemlerini artırabilirken, ekonomik gerilemeler veya fiyat düşüşleri aşağı yönlü baskı uygular.
  • Brezilya Reali ve Çin Yuanı: Küresel tarım piyasasının önemli oyuncuları olan Brezilya ve Çin’in para birimlerinde meydana gelen dalgalanmalar soya fasulyesi, şeker ve kahve gibi emtiaları etkileyerek ticari rekabet gücünü ve ithalat kapasitelerini doğrudan etkiliyor.

Whitcomb ayrıca hedge fonların tarım piyasalarına hakim olduğunu ve stratejileri aracılığıyla fiyat hareketlerini etkilediğini belirtti. Bu fonlar kararlarını makro trendlere, kantitatif modellere ve mevsimsel modellere dayandırıyor. Hedge fonların pozisyonlarını ve beklentilerini anlamak, piyasa davranışları hakkında değerli bilgiler sağlar.

Momentum odaklı ticaret stratejileri, trendleri takip eden rekor seviyedeki yatırımlarla tarım piyasalarını şekillendirmeye devam ediyor. 2024 yılı momentum stratejileri için zorluklar sunsa da, fiyatların yönü üzerinde kritik bir etkiye sahip olmaya devam ediyor. Momentum göstergelerindeki değişimleri izlemek, yatırımcıların gelecekteki piyasa hareketlerini tahmin etmesine yardımcı olur.

Tarım piyasaları öngörülebilir mevsimsel eğilimleriyle bilinir. Bu eğilimler 2024 yılında tüccarlar için tutarlı fırsatlar sundu. Mevsimselliğin güçlü kalması ve yıl kapanırken bu modellerden yararlanma fırsatlarının ortaya çıkması bekleniyor. S&P 500 gibi geniş piyasa göstergelerine yansıyan risk duyarlılığı, tüketici tercihlerindeki değişimlere işaret ederek birinci sınıf tarım ürünlerine olan talep hakkında bilgi sağlayabilir. Buna ek olarak, enflasyon beklentileri, genellikle enflasyona karşı bir koruma görevi gören ve enflasyonist dönemlerde kurumsal sermayeyi çeken tarımsal vadeli işlemler için kritik öneme sahip.

Whitcomb, 2025 yılı için yatırımcılara makroekonomik ortama çok dikkat etmelerini tavsiye etti ve özel bir makro gösterge tablosuna duyulan ihtiyacı vurguladı. Whitcomb’a göre yatırımcılar ekonomik göstergeleri ve endeksleri izleyerek fiyat hareketlerini daha iyi tahmin edebilirler. 

2024/25 TAHIL SEZONUNDA KÜRESEL GÖRÜNÜM 

Uluslararası Hububat Konseyi (IGC) Kıdemli Ekonomisti Alexander Karavaytsev, toplantıda küresel hububat piyasalarının mevcut durumuna ışık tutan bir sunum yaptı. Karavaytsev, hem genel olarak hem de başlıca ihracatçı ülkelerde küresel tahıl stoklarının devamlı azaldığını söylerken, son on yılda %4'lük bir düşüş yaşandığına dikkat çekti. Ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından Mayıs 2022'deki zirvesinden bu yana düşüş gösteren tahıl fiyatlarında devam eden dalgalanmalara da değindi. Son dönemde fiyatlar son dört yılın en düşük seviyesine gerileyerek 2022'deki zirveden %40'lık bir düşüş kaydetti. Geçtiğimiz yıl, başta buğday olmak üzere Karadeniz bölgesi ihracatından kaynaklanan rekabet, fiyat düşüşüne katkıda bulundu. Ancak, Rusya, ABD ve Avrupa gibi önemli üretim bölgelerindeki olumsuz hava koşulları, ilkbahar ekimlerine ve potansiyel ürün hasarına ilişkin endişelerin ortaya çıkmasıyla son zamanlarda fiyatları yükseltti. Mısıra yönelik güçlü talep de fiyat artışlarını destekledi.

Karavaytsev, 2024/25 sezonunda Karadeniz bölgesi ve Avrupa Birliği'nde buğday üretiminin azalmasını, ABD ve Kanada'da üretimin düşmesini, Çin ve Hindistan'da ise ürün kayıpları yaşanmasını bekliyor. Ancak Kazakistan'ın üretimde önemli bir artış kaydederek bu düşüşlerin bir kısmını telafi etmesi bekleniyor. Küresel buğday tüketiminin bu sezon biraz daralması beklense de, buğdaya yönelik gıda talebi kademeli olarak artmaya devam edecek.

Ticaret tarafında ise Karadeniz bölgesi, başta Rusya ve Ukrayna'dan olmak üzere 25 milyon tonluk potansiyel bir düşüşle ihracatta önemli bir daralma ile karşı karşıya. Ancak Kanada, ABD, Avustralya ve Arjantin gibi ülkelerin güçlü ihracat performanslarının bu açığı kapatmaya yardımcı olması bekleniyor.

Önemli ithalat pazarlarına bakıldığında Karavaytsev, Çin'in buğday ithalatında önemli bir azalmanın yanı sıra Sahra Altı Afrika'daki düşük yerel üretim ve elverişsiz hava koşullarına dikkat çekti. Karavaytsev ayrıca Brezilya'nın mısır bazlı etanol üretiminde artan rolüne değinerek, bu sezon daha fazla tesisin devreye girmesiyle etanol üretimi için mısır kullanımında önemli bir artış olduğunu söyledi. Bu değişimin küresel mısır piyasası üzerinde kayda değer etkileri oluyor.

Tahıl piyasalarının genel görünüme ilişkin olarak, özellikle Karadeniz sevkiyatları, mahsul koşulları ve jeopolitik gelişmelerle ilgili bazı belirsizlikler devam ediyor. Karadeniz'den yapılan ihracatın hızının sezonun ikinci yarısında yavaşlaması beklenirken, kısıtlamalar ve jeopolitik faktörler ticaret akışlarını etkileme potansiyeline sahip. Ayrıca, önemli üretim bölgelerindeki hava koşulları ve Çin'den gelen dalgalı talep, küresel tahıl ticareti dinamiklerini şekillendirmede önemli faktörler olacak. 

TARIM PİYASALARINI HANGİ ETMENLER YÖNLENDİRİYOR?

“2024-25'te Tarım Piyasalarını Neler Yönlendiriyor?” başlıklı panelde, Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti John Baffes ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tarım ve Emtia Bölümü Danışmanı Cedric Pene, tarım piyasalarını şekillendiren temel faktörlere ilişkin görüşlerini paylaştı. Öncelikli konulardan biri, ABD'de yeni Trump yönetimi altındaki korumacı politikaların potansiyel etkisiydi. Trump, ABD'de üretimi artırmak için Çin ürünlerine %60'lık genel bir gümrük vergisi getirme fikrini ortaya atmıştı. Bu verginin yürürlüğe girmesi, tarım ürünlerine yönelik Çin’den bir misillemeye yol açabilir.


Panelde ayrıca, emtia fiyatları ile güçlü bir ters korelasyona sahip olan ABD dolarının güçlenmesinin devam eden etkileri de vurgulandı. Daha güçlü bir dolar emtia fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturabilir ve bu da küresel ticaret ve tarım piyasaları üzerinde etkili olabilir. Bir diğer önemli konu da birçok ülkede endişe kaynağı olmaya devam eden enflasyondu. Enflasyon birçok bölgede düşüş gösterse de merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde kalmaya devam ediyor. Bu kalıcı enflasyon, gelişmekte olan ülkelerde artan gıda fiyatlarının tüketiciler için zorluklar doğuruyor ve gıda güvenliğinde konusunda sorunlara yol açıyor. Panelde, özellikle buğday piyasalarını etkileyen ticaret kısıtlamaları da tartışıldı. Bu kısıtlamalar genellikle zincirleme bir reaksiyonu tetiklemekte, bir ülkenin politikası diğerlerini de etkileyerek küresel tedarik zincirlerini sekteye uğratabiliyor. 

Özellikle enerji fiyatlarıyla bağlantılı olarak gübre tedariki de gündeme getirilen bir diğer önemli konuydu. Uzmanlar doğal gazın gübre üretiminde oynadığı kritik role ve tarımsal girdi maliyetleri üzerinde doğrudan etkileri olan enerji piyasalarındaki dalgalanmalara dikkat çekti. ABD ve Çin gibi büyük oyuncuların artan gübre ihracatı bir miktar rahatlama sağlasa da, enerji fiyatlarındaki genel dalgalanma tarımsal üretim için önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

İklim değişikliğinin tarım piyasaları üzerindeki artan etkisi de tartışılan bir diğer önemli konuydu. Kuraklık ve sel gibi olumsuz hava olaylarının daha sık ve şiddetli yaşanması, birçok bölgede mahsul verimini etkiliyor. İklim değişikliği lojistiği de etkiliyor; örneğin Panama Kanalı'nda küresel ticaret akışını etkileyen su seviyesi sıkıntısı yaşanıyor. Bu zorluklara rağmen tarım sektörü, küresel çeşitliliğin bazı olumsuz etkileri hafifletmeye yardımcı olmasıyla direnç gösteriyor. Ancak, kahve ve kakao gibi uzun vadeli yatırım gerektiren ve coğrafi olarak sınırlı olan ürünler, iklim değişikliğinin etkilerine karşı özellikle kırılgan olmaya devam ediyor.

KARADENİZ BUĞDAY PİYASALARINDA SON DURUM

Fastmarkets Editörü Masha Belikova, konferansta Karadeniz buğday piyasasına ilişkin kapsamlı bir sunum yaparak Ukrayna, Rusya, Romanya ve Bulgaristan'daki gelişmelere dair bilgi verdi. Belikova, Ukrayna'nın buğday üretiminin beklentileri aşarak 22,3 milyon tona ulaştığını bildirdi. Bunun %30-40'ı ekmeklik kalitede. Buğday ihracat tahmini 16,2 milyon ton ile hükümet ve tüccarlar arasında imzalanan mutabakat zaptına uygun olsa da, ihracat hızına bağlı olarak bu rakam revize edilebilir. Kasım ayı itibariyle Ukrayna, 2024/25 sezonu için öngörülen toplam miktarın yaklaşık yarısı olan 8,3 milyon tonu ihraç etmiş durumda.


Ukrayna'da kışlık buğday ekimi tamamlandı ve 4,47 milyon hektarlık alanda ekim yapıldı. Bu rakam, geçen yıl ekilen 4,69 milyon hektarın biraz gerisinde. Ekim 2023'te faaliyete geçen Ukrayna insani yardım koridoru, Karadeniz limanlarından yapılan sevkiyatların savaş öncesinden bu yana en yüksek seviyelerine ulaşmasını sağladı. Ancak Nisan 2024'ten bu yana tarım ürünleri akışı, stokların azalması ve üretimin düşmesi nedeniyle yavaşladı. Bu durum, geçen yıl ton başına 20-25 dolar olan nakliye maliyetlerinin ton başına 14-17 dolara gerilemesine yol açtı. Belikova, maliyetlerin daha da düşmesini  bekliyor. Ukrayna limanları ile Romanya'nın Köstence limanı arasındaki navlun maliyetleri arasındaki fark azalmış olsa da, durum nakliyeciye ve hizmet için ödeme yapan şirkete bağlı olarak değişmeye devam ediyor. Belikova ayrıca Ukrayna'nın buğday için belirlediği minimum ihracat fiyatlarının ticaret üzerinde büyük bir etkisi olmayacağını, zira şu anda FOB bazında piyasa seviyelerinin ton başına yaklaşık 50 dolar altında belirlendiğini kaydetti.

Rusya'da buğday üretiminin 2024/25 sezonunda yaklaşık 10 milyon ton azalması beklenirken, resmi tahminler 83 milyon ton seviyesinde bulunuyor. Ancak bu rakama muhtemelen şu anda Rusya tarafından işgal edilen Ukrayna topraklarından gelen 3,3 milyon ton da dahil. Mahsul miktarındaki düşüşe rağmen, Rusya'nın ihracat hızı güçlü kalmaya devam ediyor ve ekim ayı sonu itibariyle 20 milyon ton ihraç edildi. Ülkenin bu sezonki toplam ihracat potansiyeli 41,5 ila 48 milyon ton arasında değişiyor ve USDA'nın yüksek tahmini en üst sınırda yer alıyor.

Rusya'da geçen yıl 18,1 milyon hektar olan kışlık buğday ekimi 17,5 milyon hektarda tamamlandı. Belikova, 2025/26 sezonu mahsul miktarının 79 ila 85 milyon ton arasında olacağını tahmin ederken, alt sınırın zorlu hava koşulları nedeniyle daha kötümser bir senaryoyu temsil ettiğini belirtti.

İhracat konusunda ise Rusya'nın ihracat hızı o kadar yüksek ki hükümetin bu sezonun ikinci yarısı için (15 Şubat-30 Haziran) geçen yıl 29 milyon ton olan tahıl ihracat kotasını yarıya indirerek 11 milyon tona çekti. Rus hükümeti piyasayı düzenlemek için asgari ihracat fiyatları ve “dost olmayan” ülkelere ihracata getirilen kısıtlamalar gibi önlemler almış olsa da bunlar piyasa tarafından tutarlı bir şekilde uygulanmadı.


Hem Romanya hem de Bulgaristan bu yıl iyi bir buğday hasadı gerçekleştirdi; Romanya 10,05 milyon ton, Bulgaristan ise bir önceki yıla göre 100.000 tonluk hafif bir artışla 6,6 milyon ton buğday üretti. Her iki ülkede de buğday kalitesi genel olarak yüksek, mahsulün çoğu ekmeklik kalitede ve yemlik buğday arzı sınırlı. Bu durum Ukraynalı satıcılara Romanya'nın Köstence limanları üzerinden yemlik buğday teklif etme fırsatı sunuyor. Romanya ve Bulgaristan'dan gelen buğday, Ukrayna veya Rusya'dan gelen ürünlere göre biraz daha pahalı olsa da, özellikle Rusya'daki politikalar ve bölgeden sunulan daha iyi navlun oranları göz önüne alındığında, Mısır ve Cezayir'den gelenler gibi büyük ihalelerde rekabet edebiliyor.

YENİ TRUMP YÖNETİMİNDE GÜMRÜK BELİRSİZLİĞİ

Global Grain Cenevre'deki en ilgi çekici oturumlardan biri tahıl ihracatçıları paneliydi. Kuzey Amerika Tahıl İhracatçıları Birliği (NAEGA) Başkanı ve CEO'su Alejandra Castillo, önümüzdeki dönemde ABD tahıl ihracatının karşılaşacağı zorluklara ve fırsatlara ilişkin görüşlerini paylaştı. Castillo, ABD mısır ve soya fasulyesi üretiminde düşüş olduğunu gösteren en son USDA tahminlerini hatırlattı. Mısır arzı halen kısıtlı ve üretim seviyeleri geçen yılki 330 milyon tonun altında. Benzer şekilde, soya fasulyesi üretimi de 100 milyon tonun biraz altına revize edilerek her iki ürünün ihracat potansiyeline ilişkin endişeleri artırdı.

Brezilya'nın artan tahıl üretimi ve altyapısındaki gelişmeler, özellikle Mississippi Nehri'ndeki düşük su seviyeleri gibi ABD'deki lojistik zorlukların tedarik zincirlerini aksatması ve navlun maliyetlerini artırması nedeniyle küresel pazarlardaki rekabeti kızıştırıyor. Bu durum ABD tahıl taban değerlerini yükseltmiş ve malların ihracat terminallerine taşınmasını zorlaştırdı.

Talep tarafında, Meksika'dan erken alımlar ve Çin'e bazı satışlar olsa da, ABD tahıllarına yönelik genel uluslararası talebin 2024/25 sezonunda zayıflaması bekleniyor. Brezilya ve Arjantin'in güçlü rekolteleri rekabet şanslarını artırıyor. Yurt içinde ise ABD'de biyoyakıtlara yönelik artan talep, arz zincirinin bazı kısımlarının istikrara kavuşmasına yardımcı olarak kısmi bir umut ışığı sunuyor. Ancak bu yurt içi destek, hem mısır hem de soya fasulyesi için durgun ihracat görünümünü telafi etmek için yeterli değil. 


ABD tahıl ticareti aynı zamanda daha geniş jeopolitik ve düzenleyici baskılarla da boğuşuyor. Örneğin, Avrupa Birliği Ormansızlaşma Yönetmeliği (EUDR), ABD'nin üçüncü en büyük tahıl ihracat pazarı olan AB'ye tarımsal ithalat için daha sıkı şartlar getiriyor. İklimle ilgili lojistik aksaklıklar da bir başka kritik konu. Mississippi Nehri'ndeki düşük su seviyeleri mavna trafiğini geciktirmiş ve tahılların Körfez Kıyısı tesislerine zamanında taşınmasını sekteye uğrattı. Castillo ayrıca, “ABD mahsullerine yönelik, özellikle biyoteknoloji ile ilgili, bilim temelli olmayan eleştiriler yeniden gündeme getiriliyor ve bu da kilit destinasyonlarda pazara erişimini zorlaştırıyor.” dedi.

Son olarak Castillo, ikinci Trump yönetiminin ABD tarım politikası üzerindeki potansiyel etkisine değinerek, AB mallarına %20 ve Çin mallarına %60'a varan oranlarda gümrük vergisi getirilmesinin ABD'nin tahıl rekabetçiliği üzerinde misilleme gümrük vergileri şeklinde önemli sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Bununla birlikte, ABD Tarım Bakanlığı ve ABD Ticaret Bakanlığı'na yapılacak önemli atamaların henüz açıklanmamış olması nedeniyle bu aşamada pek çok şeyin belirsizliğini koruduğunu vurguladı.

UKRAYNA TAHIL ENDÜSTRİSİNİN SAVAŞ KARŞISINDAKİ DİRENCİ

Ukrayna Tahıl Birliği (UGA) Başkanı Nikolay Gorbachov, devam eden savaşa rağmen Ukrayna'nın tahıl ve yağlı tohum ihracatındaki direncinin altını çizdi. Savaşın ve topraklarının %20'sinin işgal edilmesinin ekim alanını yaklaşık 6 milyon hektar azaltmasına rağmen Ukrayna'nın yıllık 100 milyon tona kadar tarımsal ihracat yapabilecek teknik kapasiteye sahip olduğunu vurguladı. 


Savaşın ardından kritik Karadeniz koridorunu tamamlayan alternatif güzergâhlarla birlikte lojistik önemli ölçüde değişti. Gorbaçov, Avrupa koridorlarının başarılı bir şekilde kullanıldığını ve demiryolu taşımacılığı da dahil olmak üzere komşu ülkelerle işbirliği yapıldığını belirtti. Demiryolu büyük hacimler için daha az verimli olsa da, ihracatı sürdürmek için hayati bir seçenek olmaya devam ediyor. Ukrayna hem geleneksel hem de alternatif lojistikten yararlanarak ihracat taleplerini karşılamayı ve küresel tahıl piyasalarındaki hayati rolünü sürdürmeyi hedefliyor.

Gorbachov, tarımın Ukrayna ekonomisi için kritik önem taşıdığını, GSYİH'nin %20'sini oluşturduğunu ve döviz gelirinin %60'ını sağladığını vurguladı. Tarım sisteminin çökmesinin ekonominin geneli için yıkıcı sonuçlar doğuracağı konusunda uyarıda bulundu.

Avrupa pazarında daha önce %60 paya sahip olan Ukrayna mısırı, Brezilya ve ABD'den gelen yoğun rekabetle karşı karşıya kalarak pazar payını %40-45'e düşürdü. Bu değişime rağmen Gorbachov, Ukrayna'nın bu pazarda yeniden daha büyük bir pay elde edeceğinden emin. Gorbachov ayrıca savaş nedeniyle Ukrayna'nın nüfusunun azaldığını, çatışmadan önce 42 milyon olan ülke nüfusunun 25-30 milyona gerilediğini belirtti. Bununla birlikte Ukrayna'nın istikrarlı ve güvenilir bir tahıl tedarikçisi olma konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etti.


Çin, Ukrayna tahılı, özellikle de Çin'in tercihleriyle uyumlu olan GDO'suz mısır için önemli bir pazar olmaya devam ediyor. Ancak, özellikle Çin'e mısır ve tahıl ihraç etmek için anlaşmalar yapan Arjantin'in rekabeti giderek artıyor. Küresel buğday piyasasında Ukrayna, Arjantin'den gelen ek rekabetle ve ABD ticaret politikası gibi yeni zorluklar ve fırsatlar yaratabilecek jeopolitik gelişmelerin etkisiyle karşı karşıya.

BREZİLYA'NIN TAHIL İHRACAT ATAĞI

Konferansta AgriBrasil CEO'su Frederico Humberg de Brezilya'nın tahıl ihracat dinamiklerine ilişkin derinlemesine bir genel bakış sundu. Brezilya'nın tahıl ihracatı, özellikle bekleme sürelerinin 70 güne kadar uzayabildiği Paranaguá'daki liman tıkanıklığı nedeniyle önemli gecikmelerle karşı karşıya kalıyordu. Ancak liman altyapısına yapılan özel yatırımlar, verimliliği büyük ölçüde artırarak ortalama bekleme sürelerini özel terminaller için beş güne kadar indirdi. 


Bu kazanımlara rağmen Humberg, Brezilya'nın lojistik altyapısında devam eden sıkıntıların altını çizdi. Demiryolu ağlarının yeterince gelişmemiş olması ve artan ihracat hacimlerini yönetecek kapasiteden yoksun olması, ihracatçıları daha az verimli ve daha maliyetli olan karayolu taşımacılığına bağımlı hale getiriyor. İklim etkenleri de bu zorlukları daha da artırıyor; Brezilya'nın kuzeyindeki düşük su seviyeleri nehir lojistiğini etkiliyor. Yağmur mevsimi yılın ilerleyen dönemlerinde bazı sorunları hafifletse de, tahıl ihracatının %20'sini oluşturan nehir taşımacılığındaki aksaklıklar endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

Brezilya'nın geçen yıl 95 milyon ton olan tahıl ihracatının 2024 yılında 108 milyon tona çıkarak rekor kırması bekleniyor. Bu büyüme, ülkenin küresel piyasalardaki kritik rolünün altını çizmekle birlikte, ihracatın en yoğun olduğu dönemlerde altyapıya ek yük getiriyor. Soya fasulyesi ihracatı ocak ayından haziran ayına kadar yoğunlaşırken, mısır sevkiyatları temmuz ayından itibaren ağırlık kazanıyor.

Biyoyakıt üretiminin hızla artması Brezilya tahıl endüstrisini yeniden şekillendiriyor. Ülkenin mısır üretiminin yaklaşık %22'si artık etanole dönüştürülmekte ve yaklaşık 40 milyon ton soya fasulyesi biyodizel için yurt içinde işleniyor. Bu eğilim sadece yerel işleme endüstrilerini desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda ihracat baskılarını da azaltıyor.


Küresel pazar çeşitliliğine gidilmesi de Brezilya'nın artan rekabet gücünün anahtarı oldu. Humberg önemli gelişmeler olarak Çin ile artan ticareti, Güneydoğu Asya'da genişleyen pazar nüfuzunu ve Hindistan'ın artan etanol ve tahıl talebini gösterdi. 

Küresel faktörler de Brezilya'nın ticaret stratejisini şekillendiriyor. ABD'deki Mississippi Nehri'nin su seviyesinin rekor düzeyde düşük olması, Amerika'nın tahıl ihracatını engelleyerek Brezilya'nın daha fazla pazar payı elde etmesi için bir fırsat sunuyor. Humberg ayrıca, Trump yönetimi altında ticaret gerilimlerinin yeniden tırmanma olasılığı da dahil olmak üzere, ABD'deki siyasi değişimlerin Brezilya'nın ihracatını yeniden destekleyebilecek potansiyel etkilerine de dikkat çekti.

Humberg, lojistik zorlukların üstesinden gelmek ve artan küresel talebi karşılamak için dikkatli bir planlamanın önemini vurguladı. Brezilya'nın aylık 20 milyon tona varan ihracat kapasitesi, küresel pazarlardaki konumunu korumak için hayati önem taşıyacak. İhracatın 2024'ün ikinci yarısında bir miktar düşebileceği ve 40 milyon ton civarında olacağı tahmin edilse de Humberg Brezilya'nın uzun vadeli beklentileri konusunda iyimserliğini koruyor. Humberg, Brezilya'nın tahıl ihracatının önümüzdeki yıllarda 200 milyon tonu aşarak küresel bir tarımsal güç merkezi olma konumunu pekiştirebileceğini öngörüyor.

KANADA'NIN KÜRESEL TAHIL PİYASALARINDAKİ STRATEJİK ROLÜ

Kanada Tahıl Konseyi Başkanı Erin Gowriluk, konferansta durum buğdayı, arpa ve buğday üretiminin yanı sıra daha geniş tarımsal zorluklara odaklanarak Kanada'nın küresel tahıl piyasasındaki rolü hakkında önemli bilgiler verdi. Kanada'nın en büyük durum buğdayı ihracatçısı olduğunu ve bu ürünün küresel ticaretinin yarısından fazlasını gerçekleştirdiğini vurguladı. 2023-2024 sezonunda küresel durum buğdayı stoklarının kritik derecede düşük olduğu bir dönemin ardından, artan üretim sayesinde Kanada'nın durum buğdayı ihracatının bu yıl 4,8 milyon tona ulaşması bekleniyor.


Arpa ile ilgili olarak Gowriluk, Kanadalı çiftçilerin 2024 yılında arpa ekim alanlarını azalttığını ve bunun da ekili alanların %13 oranında azalmasına yol açtığını açıkladı. Beş yıllık ortalamanın biraz altında verimle ülke 7,6 milyon ton arpa üretti. Ürünün yalnızca %25-30'unun maltlık kalite olarak değerlendirilmesi nedeniyle, özellikle Çin'e ihracat için arzın kısıtlı kalması bekleniyor. Buğdayda ise Kanada'nın 2024-2025 sezonunda 25,4 milyon ton buğday ihraç ederek dünyanın en büyük üçüncü buğday ihracatçısı ve yüksek kaliteli, yüksek proteinli buğdayın en büyük ihracatçısı konumunu koruyacağı tahmin ediliyor.

Gowriluk ayrıca azalan küresel tahıl stokları, iklim değişikliğinin etkisi, su kıtlığı ve jeopolitik sorunlar gibi daha geniş kapsamlı küresel tarımsal sorunlara da değindi. Bu zorluklara rağmen Kanada'nın yüksek kaliteli tahıl ve bakliyatta güvenilir bir tedarikçi olmaya devam ettiğini belirten Gowriluk, küresel paydaşları Kanada'yı sürdürülebilir tedarik zincirlerinin güvence altına alınmasında stratejik bir ortak olarak görmeye çağırdı. Ortak zorlukları ele almak ve küresel gıda güvenliğini sağlamak için uluslararası işbirliğinin önemini vurguladı.

BATI AFRİKA'NIN BALTIK TAHIL TİCARETİNDE YÜKSELEN ROLÜ

Global Grain Geneva'nın en ilgi çekici panellerinden biri, 'Kuzey Avrupa ve Baltık Tahıl Ticareti’ paneliydi. EarthDaily Agro’nun kıdemli analisti Natalja Skuratovic'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturum, Kuzey Avrupa ve Baltık ülkelerindeki tahıl akışını şekillendiren zorlukları ve fırsatları keşfetmek üzere sektör uzmanlarını bir araya getirdi. Ahlmann-Zerssen Direktörü Andrea Berutti, Kuzey ve Batı Afrika'nın gelişmekte olan pazarlar olarak artan önemine dikkat çekerek Avrupa içi nakliye rotalarının istikrarına vurgu yaptı. Dikkat çekici bir şekilde, en iyi 10 Avrupa içi rotasından yedisinin Baltık bölgesinde olması, Avrupa tahıl ticaretindeki öneminin devam ettiğini gösteriyor. Berutti, jeopolitik aksaklıklardan kaynaklanan zorluklara rağmen Baltık bölgesinin gelecekte tahıl ticareti için güçlü ve kârlı bir pazar olmaya devam edeceğine inanıyor.

Polish Agro Tahıl ve Yağlı Tohumlar Ticaret Direktörü Norbert Sztolc, son siyasi değişikliklerin ticaret rotaları ve tedarik zincirleri üzerindeki önemli etkisinin altını çizdi. Birkaç yıl önce Polonya buğdayının yaklaşık %50'si Suudi Arabistan'a ihraç edilirken, Rus buğdayının Suudi pazarına girmesiyle birlikte Polonya yeni ihracat noktaları bulmak zorunda kaldı. Şu anda Batı Afrika, Polonya ekmeklik buğdayı için birincil pazar konumundayken, Polonya mısırı büyük ölçüde Avrupa Birliği içinde kalıyor. Polonya, artan etanol üretimi ve hayvan yemi tesislerinin geliştirilmesi sayesinde mısır üretiminde ve iç pazardaki öneminde önemli bir büyüme kaydetti. Sztolc, ihracat destinasyonlarıyla ilgili olarak, Polonya mısırının İngiltere, İrlanda ve Akdeniz ülkeleri gibi pazarlara hayvan yemi olarak giderek daha fazla ihraç edildiğini belirtti. Macaristan ve Balkanlar gibi yeni pazarlar da ortaya çıktı, ancak mikotoksin sorunları gibi zorluklar uzun vadeli potansiyellerini sınırlayabilir.

Sztolc, sezon ilerledikçe başta buğday olmak üzere Polonya'nın tahıl ihracatının artacağını ve 2025’in ikinci çeyreğinde zirve yapacağını tahmin ediyor. Polonya muhtemelen yaklaşık 4 milyon ton buğday ihraç edecek, ancak bu rakam çiftçilerin satış hızına bağlı olacak.

Polonya'nın Ukrayna tahıl transitindeki rolü de değişti; Polonya hükümetinin Ukrayna'dan tahıl ithalatını yasaklaması, Ukrayna mallarının Polonya limanlarından akışını azalttı. Bu değişim, Odessa'dan doğrudan satışların Ukraynalı ihracatçılar için genellikle daha karlı olması nedeniyle bazı Polonya limanlarını alternatif müşteriler aramaya itti.

Panelde Litvanya Tahıl İşleyicileri ve Tüccarları Derneği Başkanı Karolis Šimas da Litvanya buğdayının ihracat trendleri hakkında bilgi verdi. Litvanya'nın ihracat pazarlarında çeşitlilik dikkat çekiyor. Orta Doğu geleneksel olarak önemli bir pazar olsa da, Batı Afrika'daki ülkeler, özellikle de Nijerya, tek menşeli buğdayı tercih etmeleri nedeniyle önemli alıcılar haline geldi. Litvanya'nın buğday üretimi istikrarını koruyor ve beklenen ihracat hacmi 4 milyon ton civarında, bu da Baltık pazarındaki güçlü konumunu destekliyor. Karolis ayrıca, iklim değişikliğinin etkilerine yanıt olarak Litvanya'nın daha soğuk havalara dayanabilen yeni buğday çeşitlerini piyasaya sürdüğünün altını çizdi. Eksi 30 santigrat dereceye kadar düşük sıcaklıklara dayanabilen bu çeşitler, dayanıklılık göstererek ülkenin öngörülemeyen hava koşullarına uyum sağlamasına yardımcı oldu.

BREZİLYA'NIN KÜRESEL MISIR TİCARETİNDEKİ KONUMU

SA Commodities Yardımcı Direktörü Luiz Carlos dos Santos Jr., Brezilya'nın önümüzdeki sezon için mısır rekoltesine ilişkin olarak, rekoltenin USDA'nın 127 milyon tonluk tahminini aşabileceğini söyledi. Brezilya Ulusal Tedarik Şirketi (CONAB), bir önceki sezona kıyasla %3,6'lık bir artışla 120 milyon ton civarında bir rekolte tahmininde bulunmuştu. 

Brezilya'nın nakliye kapasitesi açısından Santos, büyük çaplı tahıl ihracat kapasitesini artırmak için devam eden önemli yatırımların altını çizdi. Şu anda Kuzey Ark Koridoru limanları 52 milyon ton kurulu kapasiteye sahipken, 48 milyon tonluk ek kapasite planlanıyor ve önümüzdeki beş yıl içinde beklenen toplam nakliye kapasitesi yaklaşık 100 milyon tona ulaşacak. Özellikle yılın ilk çeyreğinde Brezilya'nın tahıl ihracatının %43,3'ü Amazon Ark limanlarından yapıldı.

Santos ayrıca Brezilya'nın bu yılki küresel mısır ihracat payına ilişkin genel bilgi  de verdi. Çin, Brezilya'nın mısır ihracatının %16,3'ünü gerçekleştirerek en büyük ithalatçı olurken, onu %11 ile Mısır ve %7 ile Cezayir ve Vietnam takip ediyor. Diğer önemli alıcılar arasında her biri %5 civarında ithalat yapan İspanya, Fas ve İran yer alıyor.

SUUDİ ARABİSTAN'IN TAHIL PİYASASI DİNAMİKLERİ

Toplantıda Suudi Arabistan'ın tahıl piyasası dinamiklerine ilişkin perspektif sunan ARASCO Tahıl Tedarik Direktörü Anis Alam, 1,2 milyon tonluk sınırlı üretimi göz önüne alındığında Suudi Arabistan'ın yurt içi tahıl talebini karşılamak için ithalata olan bağımlılığına dikkat çekti. Krallık, 32 milyonluk nüfusuyla, yarısı hayvan yemi olarak kullanılan yıllık yaklaşık 5 milyon ton mısır da dahil olmak üzere önemli miktarda ithalata ihtiyaç duyuyor. Alam, su kıtlığının arpadan karma yeme geçişi tetiklediğini ve önümüzdeki yıllarda %5-10 oranında artması beklenen mısır talebini artıracağını vurguladı. Suudi Arabistan'ın 2025 yılına kadar gıdada kendi kendine yeterlilik ve %75 oranında yerli gıda üretimi hedefleri, özellikle kümes hayvancılığı, süt ve besi hayvancılığı sektörlerinin büyümesi yoluyla tahıl piyasasını şekillendiriyor. Bu rekabetçi pazarda Brezilya ve Arjantin başlıca tedarikçiler olarak ortaya çıkıyor. Alam, alıcıların uygun maliyetli ve lojistik açıdan elverişli seçeneklere öncelik verdiği, ihracatçıları koruyan ve güçlü küresel ticaret ortaklıklarını teşvik eden hükümet politikalarıyla desteklenen Suudi Arabistan'ın ticaret stratejisinin altını çizdi.

KÜRESEL GIDA GÜVENLİĞİ 

Global Grain Geneva konferansındaki Küresel Gıda Güvenliği Paneli, jeopolitik gerilimler, emtia piyasaları ve küresel ekonomik manzara ışığında gıda güvenliğini çevreleyen kritik konuları tartışmak üzere önde gelen uzmanları bir araya getirdi. Moderatörlüğünü FAO - AMIS Kıdemli Ekonomisti Monika Tothova'nın yaptığı panelde Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) Gıda Güvenliği ve Beslenme Analiz Servisi Ekonomisti Friederike Greb, Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Dawit Kelemework Mekonnen, Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü (IFPRI) Kıdemli Araştırma Görevlisi Joe Glauber ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Danışmanı Jonathan Hepburn gibi önemli konuşmacılar yer aldı.

Tartışma, artan jeopolitik gerilimlerin ortasında gıda tedarikçilerinin çeşitlendirilmesine odaklanarak başladı. Ardından, uzmanların fiyat artışlarının hem çiftçileri hem de tüketicileri nasıl etkilediğinin altını çizmesiyle, artan gıda fiyatlarının etkisine geçildi. Panelde, keskin fiyat artışlarının, üretimlerini ayarlamak için yeterli zamanları olmadığından çiftçilere zarar verebileceği belirtildi. Kademeli fiyat artışlarının ise çiftçilere uyum sağlamaları ve üretimi artırmaları için gerekli zamanı tanıdığı ifade edildi.

Panelde ayrıca gıda güvensizliği ile gıda ithalatına bağımlılık arasındaki bağlantı da ele alındı. Uzmanlar, ödemeler dengesi sorunları olan ülkelerin, özellikle de net gıda ithalatçılarının, gıda güvensizliğine karşı daha savunmasız olduğunu vurguladı. Emtia fiyatları artmaya devam ederse bu ülkeler gıda ithalatını karşılamakta zorlanabilir.

İncelenen bir diğer önemli konu da, ayni yardımdan nakit transferlerine geçişe odaklanan gıda yardımı stratejileriydi. WFP, son yıllarda nakit transferlerinin kullanımını önemli ölçüde artırarak alıcıların sadece gıda değil, daha geniş ihtiyaçlarına göre karar vermelerini sağladı. Bu yaklaşım etkili olmuş, yerel ekonomileri canlandırmış ve finansal katılımı teşvik etti. Ancak uzmanlar, nakit transferlerinin etkinliğinin alıcı ülkelerdeki piyasa işlevselliğine ve finansal ekosisteme bağlı olduğuna dikkat çekti.

Panelde, krizler sırasında gıda güvenliğinin sağlanmasında yurt içi gıda stoklarının önemine de vurgu yapıldı. Uzmanlar, yeterli rezervlere sahip olmanın, kesintiler sırasında panik alımlarını ve fiyat artışlarını önlemek için çok önemli olduğunu kaydetti. Tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi önemli olmakla birlikte, sağlam yurt içi gıda stoklarının oluşturulması kriz dönemlerinde dayanıklılığın sağlanması için hayati önem taşıyor. 

Makale Kategorisindeki Yazılar
21 Kasım 201612 dk okuma

Enzimlerin ve askorbik asidin hamur reolojisi ve buğday ekmeği kalitesine etkisi

César Milton Baratto, Natalia Branco Becker1, Jane Mary Lafayette Neves Gelinski Universidade do O...

18 Ocak 20234 dk okuma

FRITSCH: Güçlü bir MULTIVAC markası