“Hayata geçirdiğimiz uygulamalarla gıda güvenliğini baz alan ciddi yatırımlar gerçekleştirdik. Dolayısıyla üretim gücümüzü ve kabiliyetimizi yüksek standartlarımızla birlikte dünya otoritesine kabul ettirmenin gururunu yaşıyoruz. Gıda üreticileri arasında en etkin gıda güvenliği ve kalite sistemlerini kabul eden BRCGS denetimleri altında önemli kriterleri karşıladık. Ayrıca uluslararası pazar rekabetinde markamızın daha da güç kazanmasını elde ederek güvenilirliğini de tescil ettirmiş olduk.”
Ahmet Demir
Türkiye un sektöründe 60 yıllık bir bilgi birikimine sahip Sinangil’i bünyesinde barındıran Eksun Gıda, yaptığı yatırım ve aldığı sertifikalarla uluslararası Pazar rekabetinde güç kazandı. Türkiye perakende pazarındaki liderliklerinin yanı sıra aylık ortalama 20 bin tonluk satışla endüstriyel un pazarında da güçlü bir konumda olduklarını söyleyen Eksim Holding Gıda Grubu Başkanı ve Eksun Gıda Genel Müdürü Ahmet Demir, Uzakdoğu, Latin Amerika, Afrika ve Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere, 30’dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini söyledi. BBM Dergisi’nin sorularını cevaplayan Eksun Gıda Genel Müdürü Ahmet Demir global trendleri takip ederek yeni ürünler geliştirerek yeni pazarlarda yer almaya devam ettiklerini, özellikle Doğu Afrika, Uzak Doğu ve Güney Amerika pazarlarında daha da büyümeyi hedeflediklerini kaydetti. Sayın Ahmet Demir’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Eksun Gıda ve Sinangil’in çalışmaları hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
1996 yılında Tekirdağ’daki üretim tesisiyle faaliyete başlayan şirketimiz, 2001 yılına kadar bu tesisteki üretim kapasitesini artırırken aynı zamanda Konya’da da yeni bir üretim tesisini bünyeye kattı. 2004 yılında portföyümüze Türkiye’nin ilk paketli ununu üreten Sinangil markasını dahil ederek büyümeye devam ettik. Bugün ise Tekirdağ ve Konya’da bulunan yaklaşık 96 bin metrekare alana sahip üretim tesislerimizde un çeşitleri başta olmak üzere, un karışımları, pişirme yardımcıları, pastacılık malzemeleri ve glütensiz ürün kategorilerinde 200’den fazla ürünün üretimini gerçekleştiriyor, bakanlık onaylı Ar-Ge merkezimizde sosyal faydaya yönelik ürün geliştirme ve iyileştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlklerin markası olarak Sinangil Un ile Türkiye’nin ilk paket un üretimini gerçekleştirerek sektörde öncü bir rol aldık. Bugün de Sinangil markamızla sektördeki öncü ve lider konumumuzu korumaya devam ediyoruz.
Yine 2006 yılında Türkiye’nin ilk glütensiz paketli un üretimini gerçekleştirdik. Sinangil Gluten Yok markamızla glütensiz un kategorisinde açık ara liderliğimizi sürdürüyoruz. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (İSO 500) listesinde 290. sırada yer alan Eksun Gıda olarak, üretim gücümüzü sürdürülebilir yatırımlarla artırıyoruz.
Herkesin çok zor geçeceğini tahmin ettiği 2023 yılında borsaya açılarak sektörde büyük bir yankı uyandırdınız. 2023 yılı sizin açınızdan nasıl geçti?
60 yılı geride bırakan bir şirket olarak piyasadaki tecrübemizle, 2023 yılında halka arzımızı gerçekleştirdik. Halka arzımızı gerçekleştirmemizin ardından yatırımlarımıza hız kesmeden devam ettik. Konya fabrikamıza 12 adet 90 tonluk un silosu yatırımı için anlaşmalar imzalayarak, un depolama kapasitesini artırmayı ve sürdürülebilir kalite anlayışını desteklemeyi hedefledik. Un üretim tesislerimizde elektrik ihtiyacının karşılanmasına yönelik yenilenebilir enerji santrali kurma çalışmalarımıza başladık. Eksun Gıda’yı farklı kılan değerlerinden biri de yatırım adımlarını, ticari kuruluş olmanın ötesinde insan ve çevreye duyarlılığı da göz önünde bulundurarak atmasıdır.
Bir diğer yatırımımızı, lisanslı depoculuk alanında gerçekleştirerek bu alanın kazanımlarından daha fazla yararlanmayı hedefledik. Bizi endüstriyel sahada rakiplerimizden ayrıştıran unsurlardan bir diğeri de yine yüksek teknolojiyle donatılmış üretim parkuruna sahip olmamızdır.
Son tüketiciye yönelik paketli un pazarının lider firmalarındansınız. Endüstriyel kullanıma yönelik çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Üretimini gerçekleştirdiğimiz ürünler arasında yufkalık un, böreklik un, baklavalık un, lavaşlık un, sandviçlik, hamburgerlik, pizzalık un, pidelik un, simitlik, tostluk un, elek altı, kek unu, gofretlik ve bisküvilik unlar yer alıyor. Yurtiçi endüstriyel pazarlara yönelik ürünlerimizde 2023 yılında yaklaşık 235 bin ton satışa ulaştık. Perakende pazarındaki liderliğimizin yanında, aylık ortalama 20 bin tonluk satışla endüstriyel un pazarında da güçlü bir konumdayız. Konya ve Tekirdağ gibi buğday havzası olarak nitelendirebileceğimiz lokasyonlarda konumlandırdığımız iki fabrikamız ve yüksek buğday stoklama kapasitemiz, bize 365 gün rekabetçi fiyat ve sabit kalite avantajı yaratıyor. Tüm bu avantajlarla şekillendirdiğimiz hattımıza, tecrübeli teknik ekibimiz ve güçlü satış/dağıtım kanallarımız eşlik ediyor. Geniş ürün gamımız ve ürün kalitemiz, bizlere fırın ve unlu mamul üreticilerinin talep ettiği ürünleri yüksek düzeyde karşılama imkanı sağlıyor. 1996 yılından beri rekabetçi fiyat ve sabit kaliteyle üretim yapan şirketimize duyulan ticari güvenin yüksek olması ve marka değerimiz, bizi rakiplerimizden ileriye taşıyor. Ayrıca ihracatımızın tamamı da endüstriyel pazarlara yönelik olarak devam ediyor.
HEDEFİMİZ UZAK DOĞU VE GÜNEY AMERİKA PAZARLARI
Dünya un ihracatında ilk sırada yer alan bir ülkeyiz. Son dönemde ihracat yaptığımız ülkelerin Türk ürünlerine uyguladığı vergi artışları ve kendi ununu üretmesi adına yaptığı yatırımları görüyoruz. Siz bu durumdan etkilendiniz mi? Hangi ülkelere ihracat gerçekleştiriyorsunuz?
Eksun Gıda olarak Uzakdoğu, Latin Amerika, Afrika ve Ortadoğu ülkeleri başta olmak üzere, 30’dan fazla ülkeye farklı ürün kategorilerinde un ihracatı gerçekleştiriyoruz. Global trendleri de takip ederek yeni ürünler geliştirip ihracat vizyonumuzu güncellememiz sürüyor. Dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak yeni pazarlarda yer almaya devam ediyoruz. Özellikle Doğu Afrika, Uzak Doğu ve Güney Amerika pazarlarında daha da büyümeyi hedefliyoruz.
Sürdürülebilirlik vizyonunuzun küresel boyutu kapsamında ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?
Günümüzün en büyük küresel problemi olarak, ilk sırada gıda arzında yaşanan sorunları görüyoruz. 2019 yılında 7.7 milyar olan, 2030 yılında 8.5 milyara ve 2050 yılında 9.7 milyarı bulması beklenen dünya nüfusu için beslenme, şüphesiz en çok göz önünde bulundurulması gereken alan. Toplumların yeterli beslenmesi ve gıdanın sürdürülebilir bir şekilde her coğrafyaya ulaştırılması gündemdeki önemini koruyor. Ancak bir yandan israf edilen gıdalar diğer yandan çevre sağlığı, gıda arzını önemli oranda etkiliyor. Besin üretimi ise küresel açıdan çevreyi doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla artan dünya nüfusunun yeterli beslenmesi adına hem çevresel etkiye uyumlu hem de ideal bir besin tedariki sağlayabilecek besin sistemlerinin oluşturulmasını önemli buluyoruz. Eksun Gıda olarak üretimden dağıtıma ürünün ulaşımından tüketimine kadar tüm süreçlerde sürdürülebilir adımlar atmaya özen gösteriyor, diğer taraftan israfa karşı devreye alacağımız farkındalık çalışmalarıyla bu önemli soruna dikkat çekmeyi hedefliyoruz.
Son olarak küresel gıda güvenliği standartları arasında kabul gören BRCGS Food V9 Denetimini AA puanla geçtik. Böylece şirketimiz kalite ve yönetim sistemlerinin tarafsız akredite kuruluşlarca onaylanabilmesine imkan tanıyan kapsamlı denetimi başarıyla tamamlamış oldu. Perakende pazarındaki lider markamız Sinangil ile 60 yıldır zararlı katkı maddesi kullanmadan ürünler sunuyoruz. Bu yönüyle gıda güvenliğini içselleştirmiş bir şirket olarak, üretim ve tedarik süreçlerimizde de aynı özeni gösteriyoruz. Hayata geçirdiğimiz uygulamalarla gıda güvenliğini baz alan ciddi yatırımlar gerçekleştirdik. Dolayısıyla üretim gücümüzü ve kabiliyetimizi yüksek standartlarımızla birlikte dünya otoritesine kabul ettirmenin gururunu yaşıyoruz. Gıda üreticileri arasında en etkin gıda güvenliği ve kalite sistemlerini kabul eden BRCGS denetimleri altında önemli kriterleri karşıladık. Ayrıca uluslararası pazar rekabetinde markamızın daha da güç kazanmasını elde ederek güvenilirliğini de tescil ettirmiş olduk.
Gelişmiş laboratuvar ve Ar-Ge ekibine sahipsiniz. Ar-Ge çalışmalarınız hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Ar-Ge merkezimizde tüketicilerin her türlü ihtiyacına cevap verecek un ve diğer kategorilerdeki ürünlerimizi en kaliteli şekilde üretmek için çalışıyoruz. Bugüne kadar tamamen bitkisel özütleri bir araya getirerek geliştirdiğimiz baklavalık - böreklik - mantılık un, ekmeklik - poğaçalık - simitlik un, mor un, makarna-pizza hamuru için ideal sarı semolina unu, kek unları ve ekmek karışımları gibi farklı tüketici taleplerine yönelik çok sayıda un çeşidi geliştirdik. 2023 yılında ekmek üretiminde kullanılan suyun kalitesinin, ekmek yapısı ve lezzeti üzerindeki belirleyici rolünü keşfettik ve atık süt ürünlerinin, sürdürülebilir gıda üretimine katkısını ortaya koyduk. Bu sene ise ekmek yapısının zenginleştirilmesi, bitkisel bileşenlerin ekmek formülasyonlarına entegrasyonu ve sıfır atık ilkesine dayalı yenilikçi geliştirmeler üzerinde yeni projelerimizi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Ayrıca bu süreçteki akademik araştırmalarımızla bilimsel bilginin sınırlarını zorlamayı ve sektörde yeni standartlar belirlemeyi amaçlıyoruz. Bu doğrultuda Namık Kemal Üniversitesi, 18 Mart Üniversitesi ve Uşak Üniversitesi ile iş birliği yaptık. Hedeflerimiz doğrultusunda üniversite-sanayi iş birliklerimizi daha da geliştirmeyi planlıyoruz.
Sinangil Gluten Yok markanızla gereksinimlere yönelik ürün ve hizmetler sunma noktasında hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz? Bu konuda Ticaret Bakanlığı’nın büyük zincir marketlerde tıbbi beslenme tedavisi gerektiren hastalıklara yönelik gıda ürünlerinin satışının zorunlu hale getirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk olarak 2006 yılında sosyal bir proje olarak Çölyak hastası tüketicileri için Türkiye’nin ilk glütensiz ununu üreterek çıktığımız farkındalık yolculuğunda, bugün çok daha geniş glütensiz ürün portföyü ile hizmet vermekten mutluluk duyuyoruz. Bu yıl Çölyak Vakfı ile birlikte ikincisini düzenlediğimiz Glütensiz Yaşam ve Çölyak zirvemizi, fonksiyonunu artırmak ve mesajlarımızı daha geniş bir alana yaymak adına gelenekselleştirdik. “Daha konforlu bir yaşam mümkün” mottosuyla bu yıl ikincisini düzenlediğimiz zirvemize; Diyetisyen Merve Sena Nazlı, Psikiyatr Doç. Dr. Mihriban Dalkıran ve Gastroentereloji Uzmanı H. Tarık Kani çölyak hastalığını farklı açılardan ele aldı. Konuklarımız çölyak hastalığının gelişimi, yaygınlığı, hastalık sahiplerinin dikkat etmesi gerekenler gibi birçok konuda ufuk açıcı bilgiler aktardılar. Ayrıca çölyak hastalığına sahip olan bireyler de “Çölyak ile Yaşamak” panelimizde deneyimlerini aktararak sosyal hayatta karşılaştıkları zorlukları dile getirme fırsatı buldular. Bu alanda önemli faaliyetler sürdüren Çölyak Vakfı ile birlikte çalışmaktan ve çalışmalarında en büyük destekçisi olmaktan mutluluk duyuyoruz.
Öte yandan glütensiz ürüne erişimin önünü açan yeni yönetmeliğin resmi gazetede duyurulması hepimizi memnun etti. Zincir marketlere yönelik alınan aksiyon ile birlikte çölyak hastalarının okullarda, hastanelerde, kamu ve özel kuruluşlar ile işletmelerde glütensiz ürünlere ulaşabilmesi adına çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Ayrıca Ar-Ge departmanımızda gerçekleştirdiğimiz glütensiz ürünlerin yanında diyabet hastalarına yönelik ürün geliştirme-iyileştirme çalışmaları da yürütmekteyiz. Kendimizi toplumumuzun farklı ihtiyaçlarına yönelik ürünler sunma noktasında sorumlu hissediyoruz.
Lisanslı depoculuk alanındaki yatırımlarınız hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Lisanlı depoculuğun sektör açısından önemini anlatır mısınız?
Lisanslı depoculuk depolama operasyonlarının hem daha çağdaş hem de tam anlamıyla hukuki bir zeminde yapılmasını sağlıyor. Başta yüksek kalite, kontrol ve güvenlik protokolleri olmak üzere, malzemelerin sigortalanması, gelişmiş teknolojilerin entegresi ile depo optimizasyonu, ihtiyaca yönelik özelleştirilmiş depolama çözümleri ve daha etkin envanter yönetimi gibi avantajlar lisanslı depoculukla birlikte çok daha efektif gerçekleşiyor. Satın aldığımız Babaeski Lisanslı Depoculuk şirketimiz ile birlikte lisanslı depoculuğun getirdiği kazanımlarından daha fazla yararlanacağız. Dolayısıyla ürünlerin standartlara uygun olarak saklandığını ve korunduğunu garanti etmenin yanı sıra depoladığımız ürünlerimizle piyasadaki fiyat dalgalanmalarını minimize edebiliyoruz. Bu sayede maliyet tasarrufu ve kalite standardımızı artırmakla kalmayıp, finansman erişiminde sağlayacağı kolaylık da kazanımlarımız arasında. Perakende ve endüstriyel kanalda Türkiye’nin en sevilen beğenilen ve rağbet gören marka isimleri arasında faaliyet gösteriyoruz. Gerek yatırım iştahımız gerek büyümeye odaklı çalışmalarımızı lisanslı depoculukla birlikte daha güvenli ve kontrollü bir stoklama yapısına kavuşturacak olmanın heyecanı içindeyiz.
Geçmişin özel tatlarını geleceğe taşıyarak Aile Yadigarı Tarifleri “Sinangil 60 Yıllık Tarifler” kitabında topladınız. Ülke gastronomisi açısından büyük bir sosyal sorumluluk projesi olan bu çalışmanızdan bahseder misiniz?
Geçtiğimiz yıl 60. yılımızı kutladığımız ve çok kapsamlı bir hazırlıkla gerçekleştirdiğimiz iletişim kampanyalarımızın devamı niteliğinde, yıllardır mutfaklarda tüketicilerimizle olan beraberliğimizi taçlandırmak için bir kampanya başlattık. Kampanya kapsamında “Ununu Duymayan Kalmasın” çağrımızla sosyal medyada takipçilerimizden nesilden nesile aktarılmış aile tariflerini bizlerle paylaşmalarını istedik. Gelen yüzlerce tarif arasından seçilen 60 tarifi, “Sinangil 60 Yıllık Tarifler” kitabında topladık. Çok keyifli ve geniş katılımlı bir etkinlikle tanıttığımız bu kitabı yalnızca bir tarif kitabı olarak görmüyor, mutfak kültürümüzün ve damaklarımızda yer etmiş geleneksel lezzetlerin yarınlara kalmasında değerli bir aracı olarak görüyoruz.