“Tren yolu taşımacılığında dünyanın en kritik geçiş noktası olan ülkemizde, tren yolunun ihracat taşımaları içinde aldığı pay, 2020 rakamlarına göre yüzde 1’in altındadır. Kara yolu yatırımlarına artık bir son verip demir yolu taşımalarını artıracak yatırımlar yapılmalıdır.”

Haldun Kavrar
Genel Müdür
ATF Forwarding
Dünya ticaretinin işleyişi ile insan vücudunun işleyişi arasında birçok benzerlik vardır. İnsan vücudunda kalp, oksijen yüklü alyuvarları hücrelere pompalıyor. Benzer şekilde Çin (kalp) neredeyse tüm dünya için ürettiği ürünleri (oksijeni) o ülkelere (hücrelere) gemilerle/konteynerlerle (alyuvarlarla) pompalıyor.
Ülkeler kendilerine ucuz ürün getiren bu gemileri/konteynerleri boşalttıktan sonra tekrar Çin’e (kalbe) gönderir. Çoğu zaman bu boş dönüşlerde hammadde (karbondioksit) taşınır.
Dünya ticaretinin % 87’sinin deniz yolu ile gerçekleştiğini düşünürsek, yukarıda bahsedilen devridaimin ne kadar hayati olduğunu anlayabiliriz.
Kovid-19 pandemisi sebebiyle 2020 yılında Çin kendini dünyaya kapattı. Tüm üretim durdu ve Çinliler evlerine kapandı. Yani kalp durdu.

Kalp durdu ama hücreler olağan yaşantılarına devam ediyorlardı. Hücreler yaşantılarına devam edebilmek için oksijene ihtiyaç duyarlar ancak kalp durmuş ve oksijeni alyuvarlar ile hücrelere pompalayamıyordu. Diğer bir değişle, Çin’den konteyner sevkiyatı durmuştu.
Sonrasında pandemi Avrupa’ya, Kuzey Amerika’ya ve diğer ülkelere yayıldı. Neredeyse tüm dünya kapandı. Tüm bu kapanmalar olurken Çin pandemiden kısmen çıktı. Bu defa durum tersine döndü. Kalp hücrelere oksijen pompalarken, hücreler kendilerine gelen oksijeni tüketemedi. Çin’den sevk edilen konteynerler varış limanlarında dolu bir şekilde bekledi. Boşaltılıp geri Çin’e sevk edilemedi.
Pandemi sebebiyle merkez bankaları piyasaları çok yüksek miktarda parayla fonladı. Hükümetler, ekonomik çöküntüyü engellemek için vatandaşlarına tüketim yapabilecekleri imkânlar sağladı, çalışmadıkları halde maaş ödedi ya da yardım çekleri gönderdi. Tüketimin artması, kalbin çok daha fazla oksijeni hücrelere pompalaması demekti. Ne kalbin bu kadar oksijeni pompalayacak gücü vardı ne de hücrelerin bu kadar oksijeni depolayacak yeri.
Sonuç olarak, Şangay Konteyner Navlun Endeksi pandemi süresince tarihte görülmemiş şekilde yükseldi. Bazı bölgelerde konteyner navlunları 7-8 kat artış gösterdi. Boş konteyner ve gemilerde yer problemleri ortaya çıktı.
“Birinci Dünya Ticaret Savaşı” ve lojistik üstünlük mücadelesi
Kovid-19 pandemisi sona yaklaşırken, Rusya kimsenin tahmin etmediği bir anda Ukrayna’ya saldırarak “Birinci Dünya Ticaret Savaşı”nı resmen başlatmış oldu.

Amerika Birleşik Devletleri, Çin’in ekonomik büyümesini, boğazları kontrol altında tutarak engellemeye çalışıyordu. ABD, Kuzey Kore’yi bahane ederek Sarı Çin Denizini, Somalili korsanları ve Yemen İç Savaşını bahane ederek Yemen Denizi’ni, Mısır’daki askeri hükümet sayesinde Süveyş Kanalı’nı, Panama’yı işgal ederek Panama Kanalını kontrol altında tutuyor.
Çin’in ekonomik büyümesini sürdürebilmesi için ihracatını artırması, ihracatını artırabilmesi için de ürettiği ürünleri dış pazarlara ulaştırabilmesi gerekiyor. Ürünlerini sevk edebilmesi için geçilmesi gereken tüm boğazlar ABD’nin kontrolünde.
Bir Kuşak Bir Yol, Orta Koridor ve Türkiye
Hal böyle olunca Çin “Bir Kuşak, Bir Yol” projesini başlattı. Bu proje sayesinde Çin’in iç kesimlerinde üretilen ürünler başta tren yolu olmak üzere kara yolunu da kullanarak Avrupa pazarına sevk edilecekti. Bu rota ile ABD’nin kontrolündeki boğazlar baypas edilecekti.
ABD ve Avrupa ülkeleri -ki Avrupa bu konuda olukça gönülsüz davrandı- İran’a ekonomik ambargo koyarak İran üzerinden geçen İpek Yolu’nu işlevsiz hale getirdi.

İran güzergâhı işlevsiz hale gelince Çin bu defa Kuzey Koridoru yani Rusya üzerinden Avrupa pazarına ürün sevk etmeye başladı. Almanya ve Çin arasında yılda yaklaşık 5.000 tren seferi gerçekleşti. Her geçen yıl, tren seferlerinde artış yaşanmaya başladı.
Kuzey Koridoru ile birlikte Bakü-Tiflis-Kars tren yolu inşa edilerek Trans Hazar Tren Yolu Hattı (Orta Koridor) devreye alındı. Orta Koridorda Avrasya Tüneli ve Üçüncü Boğaz Köprüsü (üzerinden demir yolu hattı geçirilmesi planlanıyor) hayati önem taşımaktadır.
Çin’i ekonomik olarak köşeye sıkıştırmayı hedefleyen ABD, “NATO” kartını kullanarak Rusya’yı Ukrayna’ya saldırması için kışkırtmıştır. Sonunda Rusya Ukrayna’ya saldırmış, Rusya’ya İran’ınkine benzer bir ambargo uygulanmaya başlamış ve yılda 5.000 tren seferi yapılan Kuzey Koridoru da aynı Güney Koridoru gibi işlevsiz hale gelmiştir. Rusya hava sahası da benzer şekilde işlevsiz hale gelmiştir.
Türkiye, demir yolu yatırımları ile küresel transit merkezi olabilir
Kuzey ve Güney Koridorları işlevlerini yitirince ülkemizin kilit geçiş noktası olduğu Orta Koridor hiç olmadığı kadar önemli hale gelmiştir. Ülkemizin son günlerde göstermiş olduğu ve tüm dünya tarafından takdir edilen “Barış” odaklı duruşunun devam etmesi gerekiyor.
Tren yolu taşımacılığında dünyanın en kritik geçiş noktası olan ülkemizde, tren yolunun ihracat taşımaları içinde aldığı pay, 2020 rakamlarına göre yüzde 1’in altındadır. Kara yolu yatırımlarına artık bir son verip demir yolu taşımalarını artıracak yatırımlar yapılmalıdır.
Fizibilite çalışması yapılmış olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, demir yolu hattının bitirilmesi gerekmektedir. Yolcu taşımacılığı için yapılan hızlı tren yatırımlarının, kargo taşımacılığı için de yapılmasına başlanılmalıdır. Elektrikli lokomotiflere ve elektrikli demir yolu hatlarına yatırım yapılarak Yeşil Ekonomiye geçiş hızlandırılmalıdır.
Atatürk’ün yıllar önce koyduğu “müreffeh ülke” hedefine ulaşabilmemiz için önümüze gelen bu önemli fırsatı muhakkak değerlendirmemiz gerekiyor. Üretimde ne kadar güçlü olursak olalım ürettiğimizi hedef pazarlara ulaştıramazsak ekonomik gelişimimizi tamamlayamayız.
Yazımı Atatürk’ün bir sözü ile tamamlamak istiyorum: Yurtta Sulh, Cihanda sulh!