“TMO’nun 2023 yılı buğday fiyatları çitçimizi buğday ekimine daha çok teşvik edecektir. Açıklanan fiyat ile üretim, ticaret, sanayi ve nihai tüketici gözetilmiş, sürdürülebilir bir piyasa için en iyi fiyat belirlenmiştir. Stoklarını güçlendiren TMO, hem üreticiyi, hem sanayiciyi hem de tüketiciyi korumak adına yerinde kararlar alarak piyasaları başarılı bir şekilde regüle etmiş ve dalgalanmaların önüne geçmiştir.”
Bu sezon tahminlerin üzerinde gelen Türkiye’nin buğday üretimi çiftçinin yüzünü güldürürken tahıl endüstrisinin elini güçlendirdi. Stoklarını tarihi seviyelere çıkaran Toprak Mahsulleri Ofisi, sektör için büyük güvence oluşturuyor. Bu çerçevede Orta Anadolu Un Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Emre Tekbaş ile bir röportaj yaptık. Aynı zamanda Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkan Yardımcısı olan Tekbaş, hem Konya’nın buğday üretimindeki potansiyelini ve un sanayisinin önemini anlattı hem de sektördeki sıcak konulara dair görüşlerini paylaştı.
İşte Sayın Tekbaş’ın sorularımıza verdiği cevaplar:
Bu yıl Türkiye ve Konya Ovası’nda buğdayda verimi nasıl bekliyorsunuz? Bu durum un sanayisine nasıl yansıyacak?
Ekim alanlarındaki artış, yağış miktar ve dağılımları ile verim üzerine etken lokal faktörler birlikte değerlendirildiğinde Türkiye buğday rekoltesinin uzun yıllar ortalamasına göre; yüzde 3,75 artarak 20,750 milyon ton, arpa üretiminin de yüzde 7,5 artışla 8,6 milyon ton olacağını tahmin ediyoruz. Aynı şekilde Konya Ovası’nda da olumlu bir beklenti hakim. Kar yağışının azalmış olmasına rağmen ilkbahar yağışlarının dengeli ve yoğun alınmasıyla birlikte rekoltenin artacağı ve 2 milyon tonun üzerinde buğday, 1 milyon tonun üzerinde arpa hasat edileceğini tahmin ediyoruz. Konya Ovası’nda bazı bölgelerde az da olsa dolu zararı olmuş, bazı bölgelerde yağış yoğunluğundan dolayı sarı pas hastalığı görülmüş olsa da çiftçimizin yerinde müdahaleleriyle bertaraf edilmiştir.
Buğdayın anavatanı olan bu topraklarda rekoltenin çok olması, hammaddesi buğday olan un fabrikalarına da olumlu yansıyacaktır. Böylece hammaddeye ulaşım kolaylaşacak, çiftçimiz de ürünü yerinde değerlendirecektir.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıkladığı 2023 yılı hububat alım fiyatları ile ilgili düşünceleriniz nedir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 ürünü buğday alım fiyatını açıkladı. Buna göre TMO müdahil olarak üreticiden ton başına kırmızı ve beyaz sert ekmeklik buğdayı 8 bin 250 lira ve ilave bin lira prim 9 bin 250 liradan, makarnalık buğdayı 9 bin lira ve ilave bin lira prim 10 bin liradan, arpayı ise 7 bin lira ve ilave 500 lira prim 7 bin 500 liradan alacak. İlave prim ödemesinden Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı tüm üreticilerimiz ÇKS’de kayıtlı üretim miktarları oranında yararlanabilecek.
Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan TMO 2023 yılı buğday fiyatı çitçimizi buğday ekimine daha çok teşvik edecektir. Açıklanan fiyat ile üretim, ticaret, sanayi ve nihai tüketici gözetilmiş, sürdürülebilir bir piyasa için en iyi fiyat belirlenmiştir. Dünya buğday fiyatları 350 dolarlardan 220 dolarlara, arpa fiyatları ise 300 dolarlardan 200 dolarlara kadar düşmüş durumda. Şikago vadeli buğday fiyatlarında Rusya’nın yüksek rekolte beklentisi ve hasadın yer yer başlaması sebebiyle gerileme gözlemlenmektedir. Dünyada tahıl koridoru ve artan rekolteyle birlikte fiyatların önemli oranda düştüğü, Türkiye’de de iyi bir rekoltenin beklendiğini bu ortamda açıklanan fiyatla beraber piyasanın beklentileri karşılanmış, çiftçimizi buğday ekimine teşvik edecek bir fiyatlama olmuştur.
Türkiye dünyanın bir numaralı un ihracatçısıdır. Aynı şekilde dünyanın ikinci büyük makarna ihracatçısıdır. Ayrıca bulgur, kuskus, irmik ve bisküvi ihracatçısıdır. Bu alanlarda ciddi rakipleri var. Dolayısıyla, sanayicinin yüksek fiyatlardan alacağı makarnalık ve ekmeklik buğdayda dünya ile rekabet etmesi imkansız olduğu için bu ihracat pazarını kaybedecektir. TMO çiftçiyi düşünerek dünya fiyatlarının yaklaşık 100 dolar üzerinde alım fiyatı açıklamış ama sanayiciyi de düşünüp dengeli bir politika izlemiştir. Hammaddesi buğday olan un, makarna, irmik gibi gıda ürünlerinin tüketiciye uygun şekilde arzı önemlidir. Çiftçi kazanmalı ki üretim sürdürülsün. Gıda fiyatları çok artmamalı ki tüketici korunsun. Bu açıdan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’ya ve TMO Genel Müdürümüz Ahmet Güldal’a teşekkür ederiz.
UN İHRACATIMIZ YÜZDE 30 ARTACAK
Türkiye’nin un ihtiyacının yüzde kaçını Konya karşılıyor? Un sanayisinin Konya için önemi nedir?
Türkiye’de un üretimi geçmişten günümüze teknolojik olarak büyük değişiklikler göstererek bugünkü durumuna gelmiştir. Başta ekmek olmak üzere çeşitli gıda maddelerinin ana maddesi olan un, günümüz modern öğütme tekniğinin gelişmesi sonucu belirli tip ve randımanlarından değişik sanayi dallarında uygun nitelikte üretilmektedir. Türk un sanayisi, kapasitesi ve tecrübesiyle 3 milyon tonu aşan ihracatı ki bu miktar 2023 yılı için %30 artış trendindedir ve 11-12 milyon tonu aşan yurt içi talebi karşılayarak hem gıda güvenliğinin sigortası hem de 1,5 milyar dolara yaklaşan ihracat geliriyle Türk ekonomisine katkılar yapan önemli bir sektördür. İstikrarlı ve bilgiye dayalı teknolojiyle büyümesini sürdüren un sektörü ile un arzında hiç sorun yaşanmamış, un sıkıntısı çekilmemiştir. Bunun en güzel örneğini koronavirüs pandemisi döneminde piyasada hiç un sıkıntısı yaşanmamasıyla göstermiştir.
TMO, PİYASALARI BAŞARILI BİR ŞEKİLDE REGÜLE EDİYOR
Stoklarını güçlendiren TMO, hem üreticiyi, hem sanayiciyi hem de nihai tüketiciyi korumak adına yerinde kararlar alarak, piyasaları başarılı bir şekilde regüle etmiş, süreci güzel yönetmiş ve dalgalanmaların önünde geçmiştir. Ayrıca un regülasyonu kapsamında ekmek fiyatlarının kontrol altına alınması için un sektörüne de uygun fiyatla hammadde temini açısından olumlu katkıları olmuştur.
KONYA’NIN SEKTÖRDEKİ PAYI
Türkiye buğday üretiminin yüzde 10’unu karşılayan Konya’da un sanayisi de gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. 50 un fabrikasının bulunduğu Konya’da sektörümüz, gıda imalatı sanayisinin yüzde 12’sini oluştururken, gıda imalat sanayisindeki istihdamın yüzde 17’sini oluşturmaktadır. Un imalatçılarının Konya’nın toplam imalat sanayideki payı ise yüzde 2,4, istihdamdaki payı ise yüzde 4’dür. Ülkemizde yıllık 12 milyon ton civarında un tüketilmektedir. 50 un fabrikasıyla Konya’nın yıllık 3,5 milyon ton civarında bir üretim kapasitesi vardır. Kapasite kullanım oranı yüzde 70’leri aşmaktadır. Fiili olarak Konya, ülkenin un üretiminin yaklaşık yüzde 17’sini karşılamaktadır. Konya yaklaşık 300 milyon dolarlık hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatı ile toplam ihracatının yüzde 10’nunu karşılamaktadır. Buna paralel olarak Konya’dan dünyanın birçok ülkesine de önemli miktarda değirmen makineleri ihracatı yapılmaktadır.
Konya ununu kalite açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Konya, yetiştirdiği tüm buğday ürünlerinde hep ortalamanın üzerinde üretim yapmasıyla bilinen bir ildir. Baklavalık, pastalık, yufkalık, ekmeklik olmak üzere tüm lüks pazara hitap edecek ürünlere sahip olan Konya un sanayi, tüm Türkiye pazarında kabul görmüş marka olmuş firmalardan oluşmuştur. Bu durum, Konya unu olarak yeni pazarlara girilmesi açısından tüm firmalarımız için büyük avantaj sağlamaktadır. Un sektörü, gıda güvenliğinin en önemli bileşeninin olması yanında dünyada ve Türkiye’de en aktif ve en önemli sektörlerde birisidir. Ülkemizde kişi başı ortalama 160 kilogram yıllık un ve unlu mamuller tüketilmektedir. Türk halkının gıda tüketim alışkanlıklarında vazgeçilmez bir yere sahip olan ekmek, makarna ve pastane ürünleri gibi, gıda maddeleri imalatının en önemli girdisi olan un imalatı, Türkiye’de ve Konya’da tarıma dayalı sanayi kollarının en eskilerinden birisi olarak kabul görmektedir. Mevcut sorunlarını inceleyip çözüm bulabilen, teknolojik açıdan kendini geliştirebilen, sermaye gücünü koruyabilen ve artıran, kurumsal bir yönetim yapısına sahip olan firmalar sektördeki paylarını korurken, diğerlerinin sektör içindeki payları azalmaktadır.
Rusya’nın çekilmesi sonrasında Karadeniz tahıl koridorunda yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, Rusya ve Ukrayna arasında geçtiğimiz yıl 22 Temmuz’dan bu yana yürürlükte olan Tahıl Koridoru Anlaşması, kasım ve mart aylarında olmak üzere 2 kez uzatılmıştı. 18 Mayıs’ta dolan anlaşma, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın etkili ve başarılı diplomatik girişimleri sonucunda 2 ay daha uzatıldı. Fakat 17 Temmuz’da Rusya, tahıl koridoru anlaşmasını, Rus ziraat bankasının SWIFT sistemine yeniden bağlanmaması ve taşımada kullanılan gemilerin sigortalanmasında yaşanan sıkıntılar gibi nedenlerle uzatmayacağını açıkladı.
Bugüne kadar bu anlaşma sayesinde Ukrayna limanlarından 30 milyon tondan fazla tarım ve gıda ürününün çıkışı gerçekleşti. Bu ürünlerin 3 milyon tonunun rotası Türkiye olmuş, Türkiye daha uygun fiyatla tahıl ürünlerine erişilebilmiş, tahıla dayalı mamul madde ihracatında yakaladığı rekor düzeyi koruma ve artırma imkanına kavuşmuştur.
RUSYA’NIN AFRİKA AÇILIMINA DESTEK
Bunun yanında Rusya, Katar’ın mali desteği ile yoksul Afrika ülkelerine Türkiye’de un yapılmak için 1 milyon ton buğday verebileceğini duyurmuştur. Bunun olması en büyük dileğimizdir. Güçlü un sanayimiz bu işin üstesinden gelecek tecrübe ve kapasiteye sahiptir.
Savaşı kimlerin hangi hesapla başlattığı nasıl bulanık ise, aynı çevrelerin bu hesapları çerçevesinde savaşı yumuşatacak tüm gelişmeleri sabote etmek isteyecekleri ve bunun için de her şeyi yapmak isteyecekleri de ortadadır. Global ölçekte yaşanan gıda krizi, gıda güvenliği, yüksek enflasyon, yüksek enerji fiyatları ve enerjiye erişim sorunlarının (enerji güvenliği) çözümü tahıl koridoru anlaşmasının süresiz olarak Rusya tahıl ürünleri, gübre ve gübre hammaddelerini kapsayacak şekilde uzatılmasından ve Türkiye üzerinden enerji koridorunun tesisinden geçmektedir.
BUĞDAY EKİM ALANI ARTIRILMALI, ÇİFTÇİMİZ DESTEKLENMELİ
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Küresel risklerden korunmak için stratejik ürün olan buğday üretiminin artırılması, sürdürülebilirliğin sağlanması gerekmektedir. Bunun için de 7 milyon hektar düzeyine gerilemiş olan buğday ekim alanlarının tedrici artışla 8 milyon hektar düzeyine çıkarılması elzemdir. Son zamanlarda gerek müdahil alım fiyatının gerekse üretim desteklerin artmasıyla birlikte buğday ekimine yönelen çiftçimizin aynı şekilde desteklenmesi hayati önemini koruyacaktır. Bunun yanında kurak iklime sahip Konya’mızda her ne kadar modern bir tarım yapılsa da eksik olan suyun bir an evvel Ova’ya getirilmesi bölgenin olduğu kadar Türkiye’nin de yararına olacak büyük bir hizmet olacaktır. Yeni hasat sezonu tüm paydaşlarımıza ve ülkemize hayırlı olsun, bereketli olsun inşallah.