“Kızıldeniz’i Aden Körfezi’ne bağlayan Bab el-Mendeb Boğazı’nda seyreden ticari gemilere yönelik Husi grubunun saldırıları, küresel tedarik zincirinde ve ticarette endişeleri arttırıyor. İsrail’in Gazze’yi bombalamasına misilleme olarak gerçekleşen saldırılar, gemileri rotasını değiştirmeye zorluyor. Küresel tahıl ticaretindeki kritik rol oynayan Kızıldeniz güzergahı yılda yaklaşık 42 milyon ton buğdayın Karadeniz bölgesi ve AB’den Doğu Afrika ve Asya’ya taşınmasına imkan tanıyor. Dünyanın en rekabetçi fiyatlarına sahip Karadeniz ve AB menşeli buğdayın bu bölgelere ulaştırılması için fiyat istikrarı açısından Kızıldeniz rotasının açık tutulmadır.”
Haluk Tezcan
TFIF Chairman
TUSAF Yönetim Kurulu Başkanı
Husi grubunun, Kızıldeniz’i Aden Körfezi’ne bağlayan Bab el Mendeb Boğazı’nda seyreden ticari gemilere yönelik saldırıları, küresel tedarik zinciri ve uluslararası ticarette şok etkisi yarattı. İsrail’in Gazze’yi bombalamasına yanıt olarak yapılan bu Husi saldırıları, dünyanın en büyük gemicilik şirketlerini gemilerinin rotasını değiştirmeye zorlayarak uluslararası ticaret üzerinde çok büyük bir etki oluşturdu.
Dünyanın en büyük beş konteyner taşımacılığı şirketinden dördü (CMA CGM, Hapag-Lloyd, Maersk ve MSC), küresel konteyner trafiğinin yaklaşık yüzde 30’unun geçtiği Babul-Mendeb Boğazı’ndan geçişi durdurdu. Küresel konteyner ticaretinin yüzde 53’ünü gerçekleştiren bu şirketler artık gemilerini Ümit Burnu üzerinden geçen rotaya yönlendiriyorlar. Zim, Evergreen, Yang Ming, Cosco, OOCL, HMM, ONE ve tanker sahipleri Frontline ve Euronav gibi diğer önemli oyuncular da Kızıldeniz geçişlerini duraklattı. Küresel petrol devi BP de Kızıldeniz üzerinden yapılan tüm sevkiyatları durdurdu.

Husi saldırılarından bu yana Kızıldeniz’i kullanan gemilerin sigorta oranları iki katına çıktı. İsrail bağlantılı gemiler için maliyetlerin yüzde 250 arttığı ve bazı sigorta şirketlerinin artık İsrail bağlantılı gemileri sigortalamaya istekli olmadığı bildiriliyor. 27 Aralık itibarıyla 170’den fazla konteyner gemisi Süveyş Kanalı’ndan kaçınmak için Güney Afrika’ya yönlendirildi.
Nakliye maliyetlerindeki artışın hemen hemen her ürün üzerinde kademeli bir etki yaratması kaçınılmazdır. Bu ürünler arasında küresel gıda güvenliği açısından büyük önem taşıyan tahıllar da dikkat çekiyor. Bu nedenle, dünyanın en hayati ticaret yollarından birinin kapatılması, bunun hem küresel gıda güvenliği hem de uluslararası tahıl ticareti üzerindeki etkisi konusunda önemli endişelere yol açıyor.
Saldırılara rağmen tahıl taşıyan kuru yük gemilerinin Kızıldeniz’den yönlendirilmediğini, ancak nakliye sigorta şirketleri birliğinin Aden Körfezi’nden geçen gemiler için risk seviyesini yükselttiğini gözlemliyoruz. Her ne kadar kuru yük için gemi akışı yasak olmasa da, savaş riski primi planının devreye sokulması ve nakliye şirketleri için zorunlu hale getirilmesi planlanıyor.
BU ROTADAN 42 MİLYON TON BUĞDAY TAŞINIYOR
Yıllık yaklaşık 42 milyon ton buğdayın Kızıldeniz üzerinden Karadeniz bölgesi ve AB’den Doğu Afrika ve Asya’ya taşındığını düşündüğümüzde, Kızıldeniz rotasının küresel tahıl ticaretinde ne kadar kritik bir yere sahip olduğu görülecektir. Bu miktar küresel buğday ticaretinin %10’una tekabül etmektedir. Özellikle Doğu Afrika ülkeleri Kızıl Deniz akışına karşı çok duyarlıdır. Bu ülkelerin ithal ettikleri buğdayın tamamının Kızıldeniz’den geçmesi, bu buğdayların çok büyük bir kısmının da güncel durumda dünyanın en rekabetçi fiyatlarına sahip Karadeniz ve AB menşeli olması, fiyat istikrarı açısından Kızıldeniz rotasının açık tutulması ihtiyacını kuvvetlendiriyor.
Kızıldeniz’in tamamen kesintiye uğraması durumunda, AB ve Karadeniz bölgesinden gelen tahıl kargolarının Ümit Burnu üzerinden yeniden yönlendirilme gerekliliği doğacaktır. Ancak bu alternatif, daha uzun seyir sürelerine, deniz taşımacılığı maliyetlerinin artmasına ve Karadeniz’den Asya’ya ulaşım maliyetinde tahmini olarak %15 ila %24 oranında bir artışa yol açacaktır. Bu, her gemi için sefer günlerinin sayısının 2 ila 3 hafta artması nedeniyle bu bölgelere yapılan toplam ticaret hacmini azaltacaktır. Yolculukların uzun olması nedeniyle deniz taşımacılığının maliyeti de artacaktır.
2023 DEĞERLENDİRME VE 2024 YILI BEKLENTİLERİ
Hububat sektörünün 2023 yılını değerlendiren ve 2024 yılına ilişkin beklentilerini paylaşan Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tezcan, 2023’ün global ölçekte yaşanan mali krizler, iklim değişikliği, doğal afetler ve savaşlardan kaynaklı sıkıntıların 2024’te de sektör için risk oluşturduğunu söyledi. Dünyada nüfusa paralel buğday üretiminin de arttığına dikkat çeken eden TUSAF Başkanı, yıllık küresel tahıl üretiminin 2 milyar tonu aştığını kaydetti. Haluk Tezcan şu görüşleri dile getirdi:
Bilindiği üzere 2023 hasat ve ekim sezonunu tamamladık. 2024 yılına doğru ilerlediğimiz bu günlerde geride bırakmak üzere olduğumuz yılın, global ölçekte yaşanan mali dalgalanmaların yanında, iklim değişikliği, doğal afetler, savaşlar ve enerji kaynaklarında yaşanan sıkıntılarda önümüzdeki sezon için önemli risklerin başında geliyor.

Dünya nüfusuyla birlikte artan bir buğday üretimi var. 2 milyar tonu aşan bir dünya tahıl üretiminde 10’ar yıllık periyotlarda yaklaşık 100 bin ton artış yaşandığı söylemek mümkün. 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyarda dengelenmesi bekleniyor. Nüfus arttıkça üretim ve tüketimde artış gösterecek ancak son 3 yıldır üretimin tüketimin gerisinde kalması endişe uyandırıyor. Burada dünyanın en büyük tahıl üreticileri Rusya Ukrayna ve Çin’e baktığımızda, Rusya 47 milyon tonun üzerinde bir üretim gerçekleştirdi. Ukrayna, son iki yıldır yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen bu yıl 10 milyon tonun üzerinde bir üretim gerçekleştirdi. Dünyanın en büyük buğday üreticilerinden biri Çin. Ancak Çin 135 milyon tona varan iç tüketimiyle kendi talebini karşılıyor. Son yıllarda üretim alanlarında azalma gözükse de artan verim ile birlikte açığı kapatmış bulunuyor.
2024 SEZONUNDA DA BUĞDAY REKOLTESİNDEKİ ARTIŞ EĞİLİMİ DEVAM EDECEK
Çin’de olduğu gibi ülkemizde de yaşanan ekim alanlarındaki daralmalara rağmen verimin artması ile üretim miktarları aynı kaldı. Ancak 2021 sezonunda yaşanan kuraklık sebebiyle 17 milyon tona düşen üretim miktarımız, son 2 yıldır yapılan desteklemeler ve bu sezon yaşanan yağışlar ile son 6 yılın en yüksek üretim rakamı olan 22 milyon tona ulaşmış olduk. 2024 sezonunda da bu üretim rakamlarındaki artış eğiliminin devam edeceğini beklemekteyiz.
Ülkemizdeki un tüketimi 12-13 milyon ton bandında stabil şekilde devam etmekte. Dünya un ihracatının yaklaşık %30unu Türkiye gerçekleştirdiğinden ihracat talebini arttırmakta zorlanıldığını söylemek mümkün. Son 5 yıldır aşağı eğilimde devam eden ihracat, 22/23 sezonun da tekrar 3 milyon tonun üzerine çıkmış ve 23/24 sezonunda 4 milyon bandını zorlaması beklenmekte. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı uzun yıllardır açık ara farkla Irak. 2022 ve 2023 sezonu karşılaştırıldığında bu sezon Sudan ve Sri Lanka’nın pazarlara dahil edildiği gözlemleniyor. 2024 sezonunda da sektör olarak yeni pazarların oluşacağını gözlemleyeceğiz.
GLOBAL ÖLÇEKTE SATIN ALMA GÜCÜ AZALIYOR
Global ölçekte baktığımızda insanların kazandıkları paraların satın alma gücü azalıyor. Aynı paraya daha az ürün tüketebiliyorlar. Bu da küresel talebi, maalesef gıdada da azaltıyor. İnsanlar daha az dışarıda yemek yiyorlar, ettikleri israfa daha dikkat ediyorlar. Burada gelir seviyesi düşük olan kitlelerin gıdaya ulaşımı bir kez daha öne çıkıyor.
2024 Sezonunda da ana hedeflerimiz, tüketiciyi korumak, tüm oyunculara eşit şekilde uygulanan bağlayıcı, sıkı denetlenen bir kurallar sistemiyle sektörde adil rekabetin sağlanması, hammaddenin kalite ve güvenliği, üretim süreçlerinin standartlara uygunluğu, güvenli ve güvenilir gıda tedariki en önemli çalışma konumlarımız olacak.

Burada yeni sözleşmeli üretim modelimizle küçük üreticilerin cesaretlendirilip ekonomik olarak teşvik edilmesi, hem üreticileri hem toplumu hem de gezegeni gözeten sürdürülebilir bir tarım modeli oluşturulmasında yolumuzu aydınlatacaktır.
Bizlerde yeşil mutabakat kapsamında, önümüzdeki sezonlarda, kaliteyi koruyup verimi yükseltmek, karbon ayak izini sıfırlamaya yönelik çalışmalarımıza hız kazandıracağız.