Çeşitli araştırma şirketlerinin tahminleri derlendiğinde glütensiz ürünlerin küresel pazar değerinin 2015 itibariyle 4,3 - 4,5 milyar dolar civarında olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmalara göre glütensiz ürünlerin en fazla talep gördüğü pazar Asya-Pasifik bölgesidir. Bu bölgedeki pazar değerinin 98,6 milyon dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. Ayrıca, glütensiz ürünler pazarının 2020 yılına kadar 7,59 milyar dolara ulaşması da beklenmektedir.,

Buğday, çavdar, arpa ve yulaf gibi tahılların içeriğinde, protein grubu olarak yer alan glüten, hamurun mayalanması sırasında oluşan ağ şeklindeki yapının sorumlusudur. Hamurun kabarmasını, elastiki bir yapı almasını ve şeklini muhafaza etmesini sağlamaktadır. Ancak, pek çok insanın mide ve bağırsaklarında sorunsuzca sindirilebilen bu protein, bazı insanlarda da ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır. Glüten sindiriminin kolay olmadığı bu insanlarda, glütene karşı hafif ya da ciddi derecede hassasiyet görülmektedir. Çölyak hastalığı ya da glüten hassasiyeti olarak bilinen bu durum, günümüzde en yaygın gıda hassasiyetlerinden biri olarak nitelendirilmektedir.
Çölyak hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişebilmekle beraber en belirgin belirtiler köpüklü diyare ve kilo kaybıdır. Bunların dışında hastalık karın bölgesinde şişlik, ağrı, kusma, açıklanamayan demir eksikliği anemisi, yorgunluk, eklem ve kemik ağrıları, sinirlilik gibi şikayetlerle de ortaya çıkabilmektedir.
GLÜTEN İÇEREN TAHILLAR VE GIDALAR
Çölyak hastalığına sahip kişiler, glüten içeren gıdalar tükettiklerinde, bağışıklık sistemi buna, ince bağırsağa zarar vererek karşılık verir. Bu sebeple bu rahatsızlığı yaşayanların tüketmemesi gereken bazı ürünler belirlenmiştir. Buğday, çavdar, arpa ve yulaf genel olarak belirlenmiş glüten içeren tahıl ürünleridir. Belli başlı bu tahılların alt sınıflamalarına dahil olan çeşitler de aynı şekilde glüten içerdikleri için çölyak hastaları için risklidir.
Durum buğdayı, kavuzlu buğday, kamut olarak bilinen Horasan buğdayı, buğday ve çavdar melezi olan tirtikale buğdayı gibi alt tahıl çeşitleri ve direkt bu tahıllardan üretilen ya da içeriğinde bu tahıllardan veya benzer glüten içeren hammaddelerden bulunan (bulgur ve irmik gibi) birçok besin çölyak hastaları için yasak listesindedir. Ancak tüm tahılların riskli olduğu gibi bir algı da yanlıştır. Örneğin tahıl grubunda yer alan mısır, çölyak hastalığı açısından ciddi bir risk taşımaz ve çölyak hastaları tarafından tolere edilebilir. Aynı şekilde amarant, karabuğday, pirinç, darı, kinoa, sorgum ve teff gibi bazı tahıllar da glüten içermeyen tahıllar sınıfındadır. Ancak yine de bu tahıllardan “ölçülü” miktarda kullanımı tavsiye edilir.
ÜRETİMDE YENİ TREND: “GLÜTENSİZ ÜRÜNLER”
Çölyak hastalığının tam bir tedavisi yoktur, bu yüzden normal ve sağlıklı bir yaşam sürmek için glütensiz bir diyet yeterlidir. Bunun anlamı buğday, çavdar, arpa, yulaf ve diğer bazı tahıllardan kaçınmaktır. Bu kısıtlamalara rağmen, Çölyak hastaları birçok ürün çeşidiyle sağlıklı ve dengeli bir diyet sürdürebilirler. Özellikle son yıllarda, birçok firma glüten hassasiyeti olan insanlar için özel üretim gerçekleştirmekte ve böylece hem glüten hassasiyeti olanlar ya da glütensiz beslenmeyi tercih edenler için alternatifleri çoğaltmakta hem de yeni bir üretim alanının oluşmasına katkı sunmaktadır.
Türk Gıda Kodeksi glüten intoleransı olan bireyler için üretilen gıdaları; glüteni tolere edemeyen bireylerin özel diyet ihtiyaçlarını karşılamak üzere özel olarak üretilmiş, hazırlanmış ve işlenmiş özel beslenme amaçlı gıdalar olarak tanımlar. Bu tür gıdalarda örneğin buğday unu yerine pirinç, mısır, soya, patates, bezelye unları alternatif olarak kullanılır. Doğal olarak glüten içermeyen gıdalar da vardır. Bunlara örnek olarak et, balık, süt, %100 meyve/sebze suları, taze sebze ve meyveler, yağ, yumurta, bal verilebilir.
GLÜTENSİZ ÜRÜNLER İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER
Avrupa Komisyonu’nun 2009 yılında hazırlanan 41/2009/EC sayılı Glüten Hassasiyeti Olan Kişilere Uygun Gıda Maddelerinin Bileşimi ve Etiketlenmesi ile ilgili tüzüğü, 1 Ocak 2012 itibariyle tamamen yürürlüğe girmişti. Türk Gıda Kodeksi’nde ise 4 Ocak 2012 tarihinde, konuyla ilgili daha önce yayımlanan Glütensiz Gıdalar Tebliği’ni yürürlükten kaldırılmış ve bunun yerine Glüten Hassasiyeti Olan Bireylere Uygun Gıdalar Tebliği yayımlanarak uygulamaya konulmuştu.
Belirli tüketici gruplarında glütenin çok küçük miktarlarının dahi sağlık sorunlarına yol açtığı bilindiği için etiketlerde “glütensiz” ya da “çok düşük glüten” ibarelerinin kullanılması oldukça önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Glüten hassasiyeti, diğer bir ifadeyle Çölyak hastalığı ve bu hastalara yönelik üretilen glütensiz gıdaların etiketlenmesi konusu, insan sağlığının yanı sıra ihracat ve iç pazar için de her geçen gün daha da önem kazanıyor.
Glütensiz gıdaların ortaya çıkışı, çölyak hastalığının öneminin bir kat daha anlaşılmasıyla ortaya çıkan bir durum olmuştur. İnternetin olmadığı ve ürünlere erişimin belli merkezler üzerinden olduğu yıllar, çölyak hastaları için son derece zor zamanlardı. Bu gibi dönemlerde bu hastalığa sahip insanlar için beslenmek ciddi bir sorun halindeydi. Ancak günümüzde çölyak hastaları ve glüten hassasiyeti olanlar için glütensiz olarak hazırlanan ürünler giderek yaygınlaşmaktadır.
GLÜTENSİZ ÜRÜNLER PAZARI VE TRENDLER
Glütensiz gıdalar, yukarıda da anlatıldığı gibi buğday, arpa ve çavdardan yapılan ürünlerin alternatifini isteyen ya da buna ihtiyaç duyan tüketiciler için dünya genelinde üretimi gerçekleştirilen özel ürünlerdir. Çeşitli araştırma şirketlerinin tahminleri derlendiğinde glütensiz ürünlerin küresel pazar değerinin 2015 itibariyle 4,3 - 4,5 milyar dolar civarında olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmalara göre glütensiz ürünlerin en fazla talep gördüğü pazar Asya-Pasifik bölgesidir. Bu bölgedeki pazar değerinin 98,6 milyon dolara ulaştığı tahmin edilmektedir. Ayrıca, glütensiz ürünler pazarının 2020 yılına kadar 7,59 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
SAĞLIKLI YAŞAM KAYGISI PAZARI BÜYÜTÜYOR
Glütensiz ürünler pazarının en hızlı geliştiği bölge ise Avrupa’dır. Bunun sebebi Avrupa’da giderek artan sağlıklı beslenme/ sağlıklı yaşam kaygısıdır. Avrupa’da pazar payının en yüksek olduğu ülke ise İtalya’dır. Yaklaşık 250 milyon euroluk glütensiz ürünler pazarına sahip olan İtalya, bu değerin yüzde 30’unu modern perakende satış aracılığıyla yakalamaktadır. İtalya’da glütensiz ürünler satışının geçen yıla oranla yüzde 15 oranında arttığı tahmin edilmektedir. İngiltere, glütensiz ürünler pazar hacminde 210 milyon euro ile İtalya’nın ardından ikinci sırada gelmektedir. Bu oran Avrupa geneline kıyasla en yüksek orandır. Fransa’nın glütensiz ürünler pazarı ise 60 milyon euroluk hacme sahiptir. Bunun 30 milyon Euro’suna süpermarketler aracılığıyla ulaşılmaktadır. Fransa’nın glütensiz ürünler pazarında yıllık bazda yüzde 32 büyüme kaydedilmektedir. Almanya’da ise 54 milyon euroluk glütensiz ürünler pazarı olduğu ve pazarın tahminen yüzde 70’inin tek bir elde toplandığı belirtilmektedir. Avrupa’da en hızlı büyüyen pazar ise İngiltere’dir. İngiltere’de 2019 yılına kadar glütensiz ürünlerde toplam pazar değerinin yüzde 50 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir.
Glütensiz ürünlere yönelik bu yoğun ilgi, gıda ve içeceklerin neden olduğu alerji ve hassasiyetten kaçınmak isteyen Avustralyalıların sayısındaki artışla birlikte, çoğalmaya devam ediyor. Datamonitor araştırması, Avustralyalı tüketicilerin yaklaşık beşte birinin (%18) alerji ve hassasiyetler nedeniyle bazı gıda ve içecekleri tüketmekten kaçındıklarını ortaya çıkardı. Bu durum, nüfusun yalnızca %1’inin çölyak hastası olduğu ülkede, glütensiz ürün pazarının nasıl büyümeye devam ettiğini açıklıyor. Datamonitor tüketici analisti Mark Whalley, Avustralya’daki durumla ilgili şunları aktarıyor: “Glütensiz beslenmeyi tercih eden çok sayıda kişi olduğu ve bunların büyük çoğunluğunu çölyak hastalarının oluşturduğu bilinmektedir. Bununla birlikte çölyak hastalığının belirtileri, bu hastalığın olmadığı kişiler arasında da kaygı yarattığından, glütensiz ürünlere talep her geçen gün artıyor.”
PAZARDA EN ÇOK TERCİH EDİLEN 2 ÜRÜN: EKMEK VE MAKARNA
Bunun yanı sıra yapılan araştırmalara göre, Avrupa’da İngiltere vatandaşlarının yüzde 13’ünün glütensiz ürünleri tüketmekten kaçındığı ortaya çıkmıştır. Bu oran İtalya’da yüzde 9, Polonya’da yüzde 9, Almanya’da yüzde 7, İspanya’da da yüzde 7’dir. Avrupa pazarında tüketilen glütensiz ürünlerin türlere dağılımına bakıldığında ise ilk sırada gelen ürünün ekmek olduğu görülmektedir. Glütensiz ekmeğin en çok tercih edildiği ülke İtalya’dır. İtalya’yı sırasıyla İspanya, Polonya, Almanya ve Fransa izlemektedir. En çok tüketilen ikinci ürün ise makarnadır. Glütensiz makarnanınsa en çok İtalya’da tercih edildiği görülmektedir. İtalya’yı sırasıyla Polonya, Almanya, Fransa ve İspanya takip etmektedir. Üçüncü en çok tüketilen ürün grubu ise kahvaltılık tahıllardır. İtalya diğer ürünlerde olduğu gibi glütensiz kahvaltılık tahılların tüketiminde de ilk sırada yer almaktadır. İtalya’nın ardından Polonya, Fransa ve Almanya (eşit oranda) ve İspanya gelmektedir. Glütensiz pizzada ise sıralama İtalya, İspanya, Fransa ve Polonya (eşit oranda) ve Almanya almaktadır.
GLÜTENSİZ ÜRÜNLER PAZARININ RİSKİ
Glüten hassasiyeti olan kişilerin dışında, glütenle ilgili herhangi bir sorunu olmayan insanların da sağlıklı beslenme kaygısı gibi nedenlerle glütensiz ürünlere yönelmesi, glütensiz beslenmenin “moda diyet” halie gelmesi son derece tartışmalı bir konu. Çünkü glütensiz beslenmenin gerçekten sağlıklı olduğuna dair kesin bir bulgu yok. Hatta bazı bilim insanları bunun aksini iddia etmektedir. Bu durum, gelecekteki gelişmeler ve bilimsel bulgular ışığında glütensiz ürünlere yönelik talebin artışına ya da düşüşüne neden olabilir. Kendilerinin çölyak hastası olduklarını zanneden sağlıklı kişileri de bu grup için değerlendirebiliriz.Bunun yanı sıra glütensiz ürünler pazarı için bir risk de son beş yıldır karbonhidratsız ürünlere talebin aynı şekilde artıyor olması. Tüm bunlar, glütensiz ürünler pazarının geleceğine dair soru işaretleri oluşturmaktadır.