BLOG

Uzak Doğu’nun dampingli makinelerinin haksız rekabetinden korunmalıyız

16 Mart 20236 dk okuma

“Başta devlet destekli Uzak Doğu malları ve kullanılmış makineler olmak üzere her konudaki mevzuat rakip ülkelerde olduğu gibi tahkim edilmelidir. Yatırım Teşvik Mevzuatının bu perspektifte elden geçirilmesini bekliyoruz. İthalatı desteklenmeyecek makineler listesinin kapsamının genişletilmesini ve ithal ikamesinde ihtiyaç duyduğumuz bütün ürünlerin Uzak Doğu’nun niteliksiz ve dampingli mallarının haksız rekabetinden korunmasını istiyoruz. Özellikle de küresel rekabette ileri gitmiş makine dalları için bu düzenlemenin önceliklendirilmesi gerekir.”


Kutlu Karavelioğlu

Makine İhracatçıları Birliği

Başkan



Dünyada yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin ihracatı ilk kez 250 milyar doların üzerine çıktı. Ülke ihracatı, Ocak-Aralık 2022 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,9 artarak 254 milyar 172 milyon dolara ulaştı. Türkiye’nin önemli bir gücü olan makine ihracatı ise geçen yıl 25 milyar doları aştı. Makine ihracatında önemli bir paya sahip olan değirmen makineleri ve fırın makineleri sektörü de önemli rol oynuyor. Sektörün duayen isimlerinden ve Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu ile yaşanan bütün sıkıntılara rağmen sektörün ihracatta yakaladığı başarıyı ve sektörün geleceğini konuştuk. 

Türkiye’nin makine ihracatının pandemi öncesine kıyasla üretimini yüzde 64,2, ihracatını yüzde 29,3 artırdığını ifade eden Karavelioğlu, sektörün Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payının yüzde 10’nun altına asla inmediğini ve küresel makine ihracatındaki paylarını yüzde 1’in üzerinde olduğunu söyledi. Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu’nun sorularımıza verdiği cevaplar şöyle: 

Sayın Karavelioğlu, öncelikle sektörün son bir yılını bize değerlendirebilir misiniz?

Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, sektör 2022 yılsonunda serbest bölgeler dâhil ihracatını önceki yıla göre yüzde 9,6 artırarak 25,3 milyar dolara taşıdı. Serbest bölgelerden yapılan ihracat hariç yıllık makine ihracatı Almanya için 2,9 milyar dolara, ABD için 1,5 milyar dolara, Rusya içinse 1,3 milyar dolara ulaştı.  Bu üç ülkeye serbest bölgelerden yapılan makine ihracatı ise 600 milyon doları aştı. 2022 yılında yüzde 62,4 ihracat artışı sağlanan Rusya’ya, sadece Aralık ayında 250 milyon dolar ihracat gerçekleştiren makineciler, bu ülkeyle ticari ilişkilerde tüm zamanların en yüksek verisine ulaştı. 

Küresel makine ve teçhizat yatırımlarında yüzde 5,2 artış, makine sanayi üretiminde ise yüzde 4 artış yaşanan 2022 yılında yatırımlarındaki büyüme Türkiye’de yüzde 13 gibi yüksek seviyelerde kayıtlara geçerken; ülkemize yönelik ilave tedarik talebinin de etkisiyle makine üretimindeki canlılık yılsonuna kadar devam etti. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre genel imalat sanayii toplam üretiminin yıllık bazda yüzde 8,3 büyüdüğü Kasım sonunda, makine ve ekipman imalatındaki üretim artışı yüzde 16,5 olarak gerçekleşti.

Makine sektörünün Türkiye ihracatındaki payı nedir?

Makine sektörünün konsolide verilerine göre, Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payımız yüzde 10’nun altına asla inmediğini söyleyebiliriz. 2022 yılını da bu seviyede kapattık ve küresel makine ihracatındaki payımızı yüzde 1’in üzerinde tutmayı başardık. Artık Danimarka, Finlandiya ve Norveç gibi gelişmiş ülke sektörlerinin önündeyiz; hızımızı koruyabilirsek İsveç ve İspanya’yı da kısa zamanda geçeceğiz. 

Almanya’nın yerli imalatçıyı koruma şemsiyesi Türk makinecileri nasıl etkiler?

Pandemi öncesinde stokta 3 aylık malzeme bulunduran Alman işletmeler, şu an en az 6 aylık stoklarla çalışıyor. Belli süre için kendine yeterlilik sağlama amacıyla stoklama ve ardından zaman kazanarak yerlileştirme eğilimi, bize has bir durum değil. Dünya, birkaç haftalık ham ve yardımcı madde stoku ile imalat yapılabilecek günleri artık geride bıraktı, Tam Zamanında Üretim yöntemi tarihe karıştı, tedarik zincirlerinin aksamaması her şeyden daha fazla önem kazandı. 

Biz uluslararası alanda kurduğu istikrarlı ilişkilerle Avrupa’ya güçlü entegrasyon sağlayan bir sektörüz. Yeni yılla birlikte iş hacmi büyük firmalardan başlayarak ithalatçılara, ülkesine sokacakları mallar için değer zincirlerinin başından sonuna kadar çevre ve çalışan haklarını gözetip gözetmedikleri konusunda sorumluluk yükleyen Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Kanunu’nu hayata geçiren Almanya’daki gelişmeleri yakından gözlemliyoruz. Tedarik zincirlerinde artan payımız ve ürün gruplarındaki çeşitliliğimiz, talepteki olası iniş çıkışlara karşı genel performansımızı mutlaka bir dengeye oturtacaktır. Özellikle pandemi döneminde sergilediğimiz yüksek performans sayesinde her sınai alanda pekiştirdiğimiz ilişkilerin karşılığını 2023’ün tamamında göreceğimize inanıyoruz.

Rusya-Ukrayna savaşının sektöre etkisi oldu mu? Son dönemde Rusya pazarına yönelik bir talep var. Makine ihracatçıları bu talepten nasıl etkileniyor?

Ukrayna-Rusya savaşının başlamasının ardından küresel sanayide ihracat siparişleri düşmeye başladı ve dünya ekonomisinde üçüncü çeyrekte yavaşlayan büyüme, yerini son çeyrekte durağanlığa bıraktı. Savaş koşullarında dahi hemen her ay 100 milyon dolar tutarında makine satmayı başardığımız ve ihracatımızı bu yıl bir buçuk katına çıkardığımız Rusya’da da giderek daha fazla müşteriye ulaşıyoruz. Bunda, Rusya’nın, 2020 yılında yayınladığımız İhracat Strateji Raporumuzda 5 hedef pazarımız içinde yer almasıyla pandemi öncesinde başlatmış olduğumuz yaygın tanıtım kampanyalarının büyük rolü oldu. Katıldığımız, partner ülke olduğumuz fuarların ve sektörel örgütlerle kurduğumuz işbirliklerinin katkısı da fevkalade yüksek oldu. Irak ve İran tecrübelerimiz yaptırımların sertleşmesi durumunda da Rusya’ya makine ihracatımızın artmaya devam edeceğini gösteriyor.

Artan enerji ve hammadde maliyetleri makine sektörüne nasıl yansıyor?

Dünyadaki gelişmelerin, resesyon fiyatlamasının ve çapraz kurun menfi tesiriyle makine sektörünün rekabet üstünlükleri ihracat tutarına geçen sene başında hedeflenen oranda yansımadı. Bununla beraber, Türkiye’de sepet kurdaki artışın yüzde 40’lar civarında gerçekleştiği son 12 ayda maliyet endeksimiz yüzde 90 civarında arttı. Bu yüzde 90 elbette TÜİK verilerine göre genel imalat sanayiinde yüzde 136 olarak hesaplanan maliyet endeksine göre makine sektörünün daha yüksek katma değere sahip olması sayesinde yakalandı. Yeni yılın başında önemli bir maliyet artışı da ücretlerden ve kıdem tazminatlarından geldi. Bu canlılık ortamında, TL’nin aşırı değerlenmesine engel olacak bir model geliştirilmesi; hem ithalattaki yükselişin kontrol altına alınabilmesini hem de başta işgücü olmak üzere her alanda maliyetleri artan ihracatçıların rekabet güçlerini koruyabilmesini sağlar. Katma değeri yüksek sektörlerin, enerji ve hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalardan diğer sektörlere göre çok daha az etkilendiğini göz önünde bulundurmalıyız.

Sektör olarak sizi zorlayan sorunlarınız nelerdir?

Bütün dünyada ekonomik ve coğrafi birliklerin sıkılaştığı, korumacı politikalarla ithalattaki engellemelerin yükselişe geçtiği bu dönemde, döviz kurlarının da sayesinde pazara kolay girilen Türkiye’de makine ithalatı yüzde 10 artarak yıllık 37 milyar doları buldu. Birbirine çok yakın ithalat ve ihracat artışlarımızla karşılama oranını yüzde 70 seviyesinde tutabildik ancak yeni sipariş almanın herkes için zorlaştığı bu yıl, rakiplerimizin hem yakın coğrafyalarımızda hem de ülkemizde çok daha agresif kampanyalar yürüteceklerini düşünüyoruz. Pandemi öncesi 2019 yılı verilerine kıyasla üretimini miktar olarak yüzde 64,2, ihracatını yüzde 29,3 artıran sektörümüzün yeni ölçekleriyle yakaladığı rekabetçiliğini koruyabilmek için iç pazarı acilen tahkim etmek zorundayız.

Başta devlet destekli Uzak Doğu malları ve kullanılmış makineler olmak üzere her konudaki mevzuat rakip ülkelerde olduğu gibi tahkim edilmelidir. Yatırım Teşvik Mevzuatının bu perspektifte elden geçirilmesini bekliyoruz. İthalatı desteklenmeyecek makineler listesinin kapsamının genişletilmesini ve ithal ikamesinde ihtiyaç duyduğumuz bütün ürünlerin Uzak Doğu’nun niteliksiz ve dampingli mallarının haksız rekabetinden korunmasını istiyoruz. Özellikle de küresel rekabette ileri gitmiş makine dalları için bu düzenlemenin önceliklendirilmesi gerekir.

2023 ve sonrası için makine ihracatçıları sektörü olarak hedefleriniz nelerdir?

Son dönemde, makine ve tesis mühendisliği alanında sektör gündemini izlemek üzere yakından takip ettiğimiz küresel kuruluşlarda tereddütlü bir iyimserlik hâkim. Örneğin Almanya’da görüşlerine başvurulan 600 üretici firmadan yüzde 86’sı, 2023 için karamsar olmadıklarını söylüyor. Tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar ve malzeme kıtlığı nedeniyle üretimdeki aksamalara rağmen bu algıyı besleyen ana unsur, yılın ikinci yarısında bir toparlanma olacağı beklentisi. Yerli imalatçıların desteklenecek ve korunacak olması da firmalar için başka bir güven unsuru elbette. Dünyadaki koşullar her nasıl olursa olsun, Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023 sonunda da rakiplerimizden daha iyi sonuçlar alacağımızdan ve küresel ölçekte pazar payımızı daha da artıracağımızdan eminiz.



Röportaj Kategorisindeki Yazılar
28 Mayıs 20187 dk okuma

Türkiye’de ekmek üreten Suriyeliler kendi aralarında bile haksız rekabete yol açıyor

Türkiye Ekmek Üreticileri Federasyonu Genel Başkanı Murat Kavuncu: “Öncelikle Suriye ekmeğinin tar...

09 Şubat 20227 dk okuma

3M Kayış: Türkiye’de rakibimiz yok

18 Ocak 202313 dk okuma

Yenilenebilir enerji yatırımımızı en kısa sürede tamamlayacağız