Eng. Walid Al-Hazaa
Al Hazaa Yatırım Grubu Operasyon Direktörü
“Kalite kontrol ekibimiz ve gıda güvenliği stratejimiz sayesinde koronavirüs gibi salgınlara hazırlıklıyız. Ancak salgın, ileriki yıllarda meydana gelebilecek öngörülmeyen gelişmelere karşı daha iyi odaklanmamız ve daha hızlı tepki verebilmemiz adına bizim için öğretici oldu. Grup şu anda başta noodle ve makarna fabrikaları olmak üzere, farklı tesislerimizde devam eden kapasite artırma faaliyetlerine odaklanmış durumda. Özellikle COVID-19 döneminde noodle ve makarna ürünlerimize yönelik talep artışını karşılamak için üretim kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Her iki fabrikada Bühler ile işbirliği içinde yeni üretim hatları ilave ediyoruz.”
Tahıl öğütme ve depolama, makarna üretimi, yem üretimi, plastik ve enerji gibi farklı sektörlerde birbirini tamamlayan yatırımları bulunan Al-Hazaa Yatırım Grubu İsviçreli ortağı dünya devi Bühler ile büyümeye devam ediyor.
Orta Doğu'da Ürdün, Irak, Mısır ve Birleşik Arap Emirliklerinde faaliyet gösteren Al Hazaa, yeni dönemde kendisine Suudi Arabistan’ı hedef ülke olarak belirlemiş.
Dünyayı derinden sarsan koronavirüs (COVİD-19) salgını sürecinde firma olarak yaptıkları çalışmaları BBM Dergisine anlatan Al-Hazaa Yatırım Grubu Operasyon Direktörü Walid Al-Hazaa, gıda güvenliği stratejileri sayesinde bu tür durumlara hazırlıklı olduklarını söyledi.
Kriz döneminde ortaya çıkan devasa talebi karşılayabilmek adına var güçleriyle çalıştıklarını kaydetti.
Al-Hazaa Yatırım Grubu’nun, tahıl değirmenciliğinde Orta Doğu’nun önde gelen iş gruplarından biri olarak dikkat çektiğini kaydeden Genç Yönetici, Grubun son dönemde özellikle makarna ve noodle yatırımlarıyla adından söz ettiğini belirti.
Tahıl öğütme sektöründe faaliyet gösteren bir Grup olarak modern bir unlu mamuller zinciri kurma hedefleri için doğru zamanı beklediklerini kaydeden Walid Al-Hazaa, bu sayede değirmencilik alanında nesiller boyu elde ettikleri tecrübeyi geleneksel ve modern unlu mamul üretimine aktarmak istediklerini vurguladı.
Sayın Walid Al Hazaa'nın sorularımıza verdikleri cevaplar:
Merhaba Sayın Walid Al-Hazaa, öncelikle BBM Dergisi’nin röportaj talebini kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize Al Hazaa Investment Group hakkında bilgi verir misiniz? Kendinizi Türkiye pazarına ve global piyasalara nasıl tanıtmak istersiniz?
Al-Hazaa Investment Group, 1940 yılında kuruldu. Grubun kurucusu rahmetli Sharif Al-Hazaa idi. O dönemde küçük Irak şehri olan Tikrit’teki kısıtlı imkanlara rağmen modern bir değirmen kurmaya karar verdi.
Babası da Irak’ta tahıl üretimi ve ticareti alanında faaliyet gösteriyordu. Bu projenin hem kendisi hem de içinde bulunduğu toplum ve ülkesi için faydalı olacağını düşünüyor, “Bu alanda çalışmanın ecrini ve mükafatını görüyoruz.” derdi.
O dönemde Irak’ın ilk modern un değirmenini kurmak büyük bir işti. Bu heyecan nesilden nesile aktarılarak bize kadar ulaştı.
Ben Walid Al-Hazaa. Ürdün’deki Alman-Ürdün Üniversitesi’nde makine mühendisliği bölümünden mezun oldum.
Almanya’daki Reutlingen Üniversitesi’nden ve Bühler’in Uzwil ve Beilngries’teki merkezlerinden ders aldım. İş tecrübesi olarak, mezun olduktan sonra Reutlingen’de Robert Bosch GmbH şirketinde staj yaptım.
Ardında da aile şirketimizde çalışmaya başladım. 2018’de Al-Hazaa Investment Group ve Bühler AG ortaklığı ile Ürdün’ün ilk çabuk noodle fabrikası projesinde çalıştım.
CEO’muz Jamal Al-Hazaa, Ürdün’de ve Ortadoğu’da gıda endüstrisinin gelişmesi ve modernleşmesine yönelik yatırım vizyonuna daima sahiptir. İşte bu yüzden Halloumi Foods fabrikasını kurduk.
EKMEK ÜRETİMİ İÇİN DOĞRU ZAMANI BEKLİYORUZ
Tahıl öğütme ve depolama, makarna üretimi, yem üretimi, plastik ve enerji sektörü gibi alanlarda birbirini tamamlayan yatırımlar yapıyorsunuz. Grubunuz bundan sonra hangi alana yönelecek? Örneğin, endüstriyel ölçekte ekmek üretimi yapacak mısınız?
Grup şu anda başta noodle ve makarna fabrikaları olmak üzere, farklı tesislerimizde devam eden kapasite artırma faaliyetlerine odaklanmış durumda.
Özellikle COVID-19 döneminde noodle ve makarna ürünlerimize yönelik talep artışını karşılamak için üretim kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Her iki fabrikada Bühler ile işbirliği içinde yeni üretim hatları ilave ediyoruz.
Ramazan ayından sonra yeni ürünümüz olan Noodi bardak noodle piyasaya sürülecek. Bunun yanında çabuk makarna ürününü de geliştirme aşamasındayız.
Tahıl öğütme sektöründe faaliyet gösteren bir Grup olarak tabii ki modern bir unlu mamuller zinciri kurma hedefimiz var.
Bu sayede değirmencilik alanında nesiller boyu elde ettiğimiz tecrübeyi geleneksel ve modern unlu mamul üretimine aktarmak istiyoruz.
Bu adımı er ya da geç atacağız ancak bu proje için doğru zamanı bekliyoruz. Ama böyle bir stratejimizin var olduğunu söyleyebilirim.
NOODİ ÜRÜNÜMÜZLE BÜYÜK BAŞARI YAKALAYACAĞIZ
Özellikle çabuk noodle sektöründeki yatırımlarınızla ilgili olarak; üretim kapasiteniz ve teknik altyapınız ile ilgili neler söylersiniz?
Çabuk noodle fabrikası kurma fikri bizim için çok yeni ve riskli bir fikirdi. Çünkü tüm bölgedeki noodle satışları, tek bir büyük oyuncu tarafından domine ediliyor.
Tüketiciler bu markaya alışmış durumda ve tamamen yeni bir ürünü piyasaya sürerek rekabet etmek hiç de kolay değil.
Ancak un değirmenciliğinde sahip olduğumuz uzmanlığa ve tecrübeye güvenerek daha kaliteli noodle çeşitleri üretebileceğimizi biliyorduk.
Fabrika tamamen Bühler’in son teknoloji makineleri ve üretim hatlarıyla donatıldı. Bu makineler, Al-Hazaa’nın un değirmenciliğindeki tecrübesi ve benim gıda makinelerindeki tecrübem sayesinde; kimyasal madde içermeyen aroma ve baharatlar bakımından Arapların ağız tadına uygun, en yüksek gıda güvenliği standartlarına ve kalite gereklilikleri ile uyumlu, sağlıklı, lezzetli ve helal noodle’ları elde ettik. Chuan Soonly Foods şirketinden Bay Pai’den de büyük destek aldık.
Proje safhasında, çabuk noodle işindeki bilgilerini benimle paylaştı. Ve Noodi adlı ürünümüz çok kısa bir süre içerisinde piyasaya girmeyi, Ürdün ve Ortadoğu pazarlarında güçlü bir pozisyon elde etmeyi başardı.
Günlük üretim kapasitemiz 600 bin paket ve bu kapasiteye günlük 480 bin paket daha eklemek için yeni bir üretim hattı ilave ediyoruz.
Noodle pazarındaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Bu pazarın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Çabuk makarna, hazır miksler, çabuk noodle vb. tüketime hazır yiyeceklere yönelik büyük talep var. Nüfus artmaya devam ediyor ve artık vakit çok değerli, bu yüzden de talebin daha da artacağını düşünüyorum.
Eskiden insanlar her gün evde yemek yaparlardı ancak günümüzde bu durum değişti. Artık insanlar daha çabuk tüketebilecekleri yiyeceklere yöneliyor. Bu açıdan da bu sektörün gelecek vaat ettiğini düşünüyorum.
Makarna ve noodle’ın üretimi için hammaddeyi nereden alıyorsunuz?
Makarnanın hammaddesi irmik, noodle’ın ise buğday unu. Bu ürünleri, Ürdün’deki değirmenlerimizden tedarik ediyoruz.
İrmik ve buğday unu, fabrikalarımızdaki nihai ürünlerin formüllerine uygun olacak şekilde hazırlanıyor. Tuz gibi diğer içerikleri ise yerel ya da bölgesel tedarikçilerden alıyoruz.
Özellikle makarna söz konusu olduğunda hangi ürün çeşitleriniz var? Ürünlerinizi diğerlerinden farklı kılan şey nedir? En çok bilinen markalarınız hangileri?
Halloumi Foods bünyesinde Noodi markası altında çabuk noodle çeşitlerini; New Food Industrial Company bünyesinde ise Pasta Mamma markasıyla çeşitli makarna ve spagettiler üretiyoruz.
Ürünlerimizin farkı, kullandığımız hammaddenin yüksek kalitesinden ve fabrikalarımızda mevcut olan harika Bühler teknolojisinden kaynaklanıyor.
Bunun yanında, Avrupalılara ya da Asyalılara göre daha farklı bir damak tadı olan Ortadoğu halklarının ihtiyaçlarına uygun lezzetler geliştiriyoruz.
AR-GE ekibiniz, makarna üretimiyle ilgili neler yapıyor? İhracat yaptığınız ülkelerin damak tadını dikkate alıyor musun?
Evet, biraz önce de belirttiğimiz gibi her ülkenin kendine özgü lezzet tercihleri var ve bu tercihleri karşılayacak şekilde ürün sunmaya büyük önem veriyoruz.
AR-GE departmanımız birçok lezzet testi gerçekleştirerek bu alanda çok iyi iş çıkarıyor. Bunun yanında fuarlara da katılıyor ve farklı ülkelerdeki distribütörlerimizden gelen geri bildirimleri dikkatle değerlendiriyoruz.
ÜRDÜN YATIRIMLAR İÇİN UYGUN BİR ORTAM
Coğrafi konumunuzun avantajları ve dezavantajları neler?
En önemli avantajımız, Ürdün’ün yatırımlar için uygun bir ortam sunması.
Avrupa ve ABD’nin yanı sıra Singapur gibi bazı Asya ülkeleri ve Kenya gibi bazı Afrika ülkeleri ile Ürdün arasında ticaret anlaşmaları var.
Bu sayede söz konusu ülkelere kolaylıkla ihracat yapabiliyoruz. Ürdün ayrıca, Arap ülkeleri arasında ticareti kolaylaştırmak ve geliştirmek amacıyla kurulmuş olan GAFTA’nın (Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesi) bir üyesi. Böylece ürünlerimizi Arap ülkelerine gümrüksüz olarak ihraç edebiliyoruz.
Un ve irmik gibi bazı hammaddeleri Ürdün’deki değirmenlerimizden tedarik ettiğimizden bahsetmiştim.
Bu da bizim için bir avantaj. Faaliyetlerin aynı ülke içerisinde devam etmesi, hammadde nakliyatını kolaylaştırıyor.
Dezavantaj olarak, Ürdün’de özellikle fabrikalar için enerji maliyetlerinin yüksek olduğundan bahsedebiliriz.
Ancak Al-Hazaa Investment Group bu sorunu güneş enerjisi santrali kurarak çözdü. Bu santral, Al-Hazaa Group fabrikalarına temiz enerji sağlıyor.
Japonya gibi Uzak Doğu ülkeleri için makarna üretiminiz var mı?
Hayır, henüz yok.
Ürünlerinizi hangi pazarlara ihraç ediyorsunuz? Hedefinizde hangi pazarlar var?
Ürdün’deki satışlarımızın yanında Irak, Lübnan, Filistin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Umman, Almanya, İsveç, Belçika, Hollanda ve Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracat yapıyoruz.
BÜHLER BİZİM İÇİN GÜVENİLİR BİR ORTAK
Bölgede sizi başarılı kılan; Ortadoğu ve Arap ülkelerine açılmanızı sağlayan güçlü yanlarınız ve özellikler neler?
Dürüstlük, inovasyon, güvenilirlik, cesaret ve açık fikirlilik. Bu özelliklere sahip olduğunuzda; müşterileriniz ve ortaklarınızla iyi ilişkiler kurabilir, farklı ülkelerde yeni tesisler açabilirsiniz.
Bunlara, aile şirketimizin gıda üretimindeki 70 yılı aşkın mazisini de eklemek gerek. Al-Hazaa bu alandaki en güçlü tedarikçilerle güçlü ve önemli ilişkilere sahip.
Örneğin gıda üretimi, güvenliği ve teknolojisinde lider bir şirket olan Bühler’i ele alalım.
Bühler bizim için yalnızca bir tedarikçi değil, aynı zamanda çok güvenilir bir ortak. Bunun yanında, Bühler’in Irak pazarındaki temsilciliğini de yapıyoruz.
Tüm dünyada dengeleri alt üst eden Koronavirüs kriziyle şirket olarak nasıl mücadele ediyorsunuz? Ne tür önlemler aldınız? Faaliyet gösterdiğiniz pazarlara ürünlerinizi gönderebiliyor musunuz?
Kalite kontrol ekibimiz ve gıda güvenliği stratejimiz sayesinde bu tür salgınlara hazırlıklıyız. Kriz döneminde ortaya çıkan devasa talebi karşılayabilmek adına ürünlerimiz piyasada mevcut.
Salgın sırasında hayatlarını riske atarak fedakârca ve sıkı bir şekilde faaliyet gösteren personelimizi korumak için gıda ve sağlık yetkilileriyle işbirliği içerisinde güçlü bir plan hazırladık.
Bunun yanında, ürünlerimizin %100 güvenli ve tüm ambalajların temiz olması için gereken önlemleri aldık.
Herkesin güvende olması için işleri mümkün olduğunca uzaktan sürdürmek adına teknolojinin sunduğu avantajlardan da yararlanıyoruz.
Koronavirüs salgını, şirketinizin gelecek planlarını değiştirmenize yol açtı mı? Hedeflerinizde herhangi bir değişiklik söz konusu oldu mu?
Koronavirüs salgını, ileriki yıllarda meydana gelebilecek öngörülmeyen gelişmelere karşı daha iyi odaklanmamız ve daha hızlı tepki verebilmemiz adına bizim için öğretici oldu.
Bu kriz sırasında en çok odaklandığımız şeyler; tesislerde hijyen, ürün takibi, personelin güvenliğinin sağlanması ve yeterli miktarda hammaddenin sağlanması oldu.
ENDÜSTRİSİNİ GELİŞTİRMEK
Bühler ve Starlinger gibi global piyasada ağırlığı olan şirketlerle de çalışıyorsunuz. Ancak Ortadoğu ülkelerinde sizinle rekabet edecek fabrikaların kurulmasının önünü de açmış oluyorsunuz. Biraz da bundan bahseder misiniz? Hitap ettiğiniz pazarda rekabetin artmasını kendi elinizle sağlammış olmuyor musunuz?
Aslında rakiplerinizin olması çok iyi bir şeydir. Çünkü rakipler çok daha farklı şekilde çalışmanız konusunda sizi zorluyorlar.
Tesislerini kurmalarına yardımcı olduğumuz rakiplerimizi, ortaklarımız olarak görüyoruz. Çünkü onlara sadece makine satmakla kalmıyoruz, teknoloji ve teknik bilgi desteğinde de bulunuyoruz.
Hatta faaliyete geçmelerinin ardından herhangi bir yardıma ihtiyaç duyarlarsa bu desteği sağlıyoruz. Bu yaptıklarımız, Al-Hazaa Investment Group’un felsefesiyle de uyumlu.
Biz bölgede toplum ve ekonominin gelişmesi ve ileriye gitmesine odaklanıyoruz. Hedefimiz, bölgede gıda endüstrisini geliştirmek.
Türkiye pazarı ile ilgili düşüncelerinizi de paylaşır mısınız?
Türkiye çok büyük bir pazar. Aynı zamanda büyük çeşitliliğe de sahip. Türk insanı yerli markalara ve fabrikalara çok sadık olduğundan, bu ülkeye satış yapmak bizim için çok zor.
Türk malları, yüksek kalitesiyle meşhur ve Irak pazarında da bizimle çok güçlü bir rekabet içindeler.
Bildiğiniz gibi, Türkiye’de un ve marka üretiminde atıl kapasite söz konusu. Bu yüzden de bazı şirketlerin zor durumda kalabileceği öne sürülüyor. Güçlü bir sermaye yapısına sahip bir şirket olarak Al Hazaa Investment Group’un Türkiye’de satın almayı ya da ortaklık kurmayı düşündüğünüz bir şirket var mı?
Türkiye pazarı çok büyük ve zorlu bir pazar. Bu şekilde bir adımın, gelecek planlarımızdan biraz uzak olduğunu söyleyebilirim.
HEDEFTE SUUDİ ARABİSTAN PAZARI VAR
Gelecekte kesinlikle bu pazarda olmalıyız, dediğiniz yerler var mı?
Arap pazarlarına odaklanmış bir şirketiz. Bundan sonraki adımımız, Suudi Arabistan pazarına girmek olabilir.
Grubumuz 2019 yılında zaten buna yönelik bir adım attı ve Ürdün’ün Kızıldeniz kıyısındaki Akabe şehrinde yeni bir un değirmeni inşaatına başladık.
Böylece ürünlerimizden bazılarını Suudi Arabistan pazarlarına ihraç etme konusunda avantaj yakalayacağız.
Önümüzdeki dönem için yatırım planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Yatırım grubumuz sürekli büyüyor. Yeni proje ve planlarla ilgili fırsatları değerlendirmeye her zaman açığız. Şu anda, ekmek ve pastalarda kullanılmak üzere yufka ve un miksleri üretimi için yeni tesisler inşa etme konusunda planlarımız var.
Son çıkardığınız ürünler neler?
Çok ünlü bir Arap yemeği olan mandi’yi andıran Çabuk Noodle’lar, piyasaya en son sürdüğümüz ürün.
Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Koronavirüsten dolayı çok zor ve olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bu zor dönemde virüsten kaynaklanan sıkıntılarla baş etme konusunda çaba harcayan sağlık ve gıda sektöründeki tüm çalışanlara minnettarız.
Al-Hazaa Group adına; Irak, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kıbrıs halkının ihtiyaçlarını karşılama adına özveri ile çalışan tüm personelimize de teşekkür etmek istiyorum.