“Türkiye’de gıda pazarı, ekonomik daralmaya rağmen özellikle organik ve fonksiyonel ürünlerde büyüme gösteriyor. Küresel eğilimlerin gıdada kaliteyi sağlıkla ve ambalajla bağdaştırdığını söyleyebiliriz. Dünyada yerel kaynaklı ürünlere eğilim var. Türkiye’de yerel kaynaklı ürünler 3-5 yıl içinde daha fazla önem kazanacak.”
Sinem Bahçekapılı
Satış ve Pazarlama Koordinatörü
Karma Grup
Dünyada ve Türkiye’de, gıda fiyatlarındaki artış organik-fonksiyonel gıdalara yönelim, tüketici tercihlerini değiştiriyor. Ekonomik durumu ne olursa olsun tüketici fiyat-kalite dengesini ön plana çıkarıyor ve tercihlerini bu kriterlere göre belirliyor.
Tüketicinin ambalaja ve etikete eskisinden daha fazla dikkat ettiği araştırmalara da yansıyor. Özellikle gıda tercihlerinde yüzde 90.6 oranında markaya önem veriyor.
Türkiye’de gıda pazarı, ekonomik daralmaya rağmen özellikle organik ve fonksiyonel ürünlerde büyüme gösteriyor. Küresel eğilimlerin gıdada kaliteyi sağlıkla ve ambalajla bağdaştırdığını söyleyebiliriz. Dünyada yerel kaynaklı ürünlere eğilim var. Türkiye’de yerel kaynaklı ürünler 3-5 yıl içinde daha fazla önem kazanacak.
Tüketici sağlıklı beslenmeyi önceliyor ve fiyat araştırması yapıyor
Gıdadaki fiyat artışları tüketicinin fiyat-kalite dengesine dikkat etmesine yol açtı. Tüketici artık gıdada ambalaja bakarken etiket okumanın da önemini keşfetti. Tüketicilerin yüzde 51’i ürün satın alırken fiyat araştırması yapıyor, yüzde 45’lik kesim ise fayda maliyet ilişkisine bakıyor. Besin değerini göz önünde bulunduran ve etiket bilgilerini okuyanları oranı da yüzde 44. Küresel anlamda ise yüzde 54 sadece güvendikleri markalardan alışveriş yapıyor. Tüketicilerin yüzde 57’si kapsamlı bir şekilde araştırma yaparken, yüzde 51 özel olarak tasarlanmış ürün istiyor.
Ambalajda marka kendi adına konuşabiliyor
Gıdada her geçen gün artan fiyatlar tüketicide üründen beklentiyi yükseltmeye başladı. Kullanıcı deneyimi de kalite odaklı oldu. Kullanıcının kalite farkındalığı artıyor. Gıda markalarının sürdürülebilir olması ve marka itibarını tüketici nezdinde koruması için, kullanıcıda, kalite algısı ve deneyimle arasında fark oluşmaması gerekiyor. Fark oluşursa tüketici güven kaybı yaşıyor ve tercih seçeneklerini değiştiriyor.
Tüketici gıda alışverişinde bir ürünü satın almaya karar verirken ürünün içerik ve bilgilerinin eksiksiz ve doğru olmasını yüzde 88 oranında önemsiyor. Süt ve süt ürünleri, beyaz –kırmızı et şarküteri ürünlerinde tüketici en çok ürün bilgisine dikkat ediyor. Tüketicinin yüzde 89’u gıda alışverişinde bir ürünü satın almaya karar verirken ürün içerik ve bilgilerinin eksiksiz ve doğru olmasını önemsiyor.
Tüketicinin fiyat-kalite dengesini anlama çabası onu ambalaj ve etikete daha çok dikkat etmeye itiyor. Kalite iletişimi için ambalaj ve etiket de en az diğer mecralar kadar önemli çünkü ambalajla marka kendi adına konuşabiliyor. Ambalaj, etiket küresel olarak da önemli bir bilgi kaynağı. Bilgi kaynaklarının daha da tek elden kaynaklara kaydığını görüyoruz. Tavsiye ve kullanıcı yorumları artıyor.
Markalar gerçeği söylemiyor
Tüketicilerin yüzde 72’si gıdada izlenebilirlik kavramını daha önce hiç duymamış olduğunu söylüyor. Yani tüketici izlenebilirliği yeni keşfediyor. Tüketicinin sadece yüzde 27’si ürünün üzerindeki bilgilere güvendiğini söylerken, yüzde 83’ü ürünlerle ilgili daha ayrıntılı bilgi istiyor. Bu rakamlarla vatandaş bize ‘markalar gerçeği söylemiyor’ diye uyarıda bulunuyor. Tüketiciler için en önemli güven unsuru ise bilgilerin tarafsız olarak güvenilir ve birebir gözlemlenebilir mecralar aracılığıyla aktarılması. Kalite algısında belge/sertifika/kanıt sunmak güven sağlamadan tüketici için yeterli olmuyor.
Markanın tüketicinin güvenini sağlamak için şeffaf olması gerekiyor. Ülkemizde ambalajın üstündeki kalite ibarelerini okuyanların payı artsa da yani, kullanıcı belge, sertifika, içerik takibi yapıyorsa da bunların ne olduğu ile ilgili bilgisi ideal seviyede değil. Rakamsal olarak açıklamak gerekirse; kullanıcıların %77’si belgenin olmasını çok önemsiyor ama sadece %44’ü bu sertifikalar hakkında bilgi sahibi olduğunu düşünüyor.
Kalite algı iletişimi gıda sektörü açısından her geçen gün yeniden keşfediliyor. Bu konuda düzenlenen seminer, workshop gibi buluşmaları sektörün gelişmesi açısından çok değerli buluyorum. Bu anlamda 23-24 Kasım 2023 tarihlerinde İstinye Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşecek “Kalite ve Ürün Deneyimi Semineri”nde “Rafta Kalite”ye Tüketici Eğilimleri ve Sürdürülebilirlik bakış açısıyla yaklaşacağız.
Algı ve deneyim arasında fark olmamalı
Vatandaşın tercihleri ürün kalite algısını belirliyor. Gıda sektörünün ortalama kalite beklentisinden bahsetmek kalite algısı yaratmak için yeterli değil. Kalite algısını yönetirken sürecin her aşamasına yatırım yapmalıyız. Kullanıcı deneyiminden önce verilen algı ile sonrasında kullanıcının deneyimlediği arasında kalite anlamında fazla fark olmamalı.
Güven ve tutarlık da kalite ile ulaşılabilecek duygusal kavramlardır. Kalite algısını oluşturmak için markanın hangi kalite türü ya da türlerine vurgu yapacağına karar vermesi büyük önem taşıyor.