BLOG

Gerçek Tehlikelerle Mücadele Edeceğimize Suni Risklerle Uğraşıyoruz

01 Şubat 20187 dk okuma

Samim Saner, Gıda Güvenliği Derneği, “Yalan haberler, tüketiciyi gerçek risklerden uzaklaştırıyor. Tüketici tarafında korkulması gereken yüksek riskli konuların dikkate alınmadığına, ancak gerçekte önemli bir risk teşkil etmeyen konuların sürekli gündemde olduğuna tanık oluyoruz. Bu durumda gerçek risklerle mücadele edeceğimize suni risklerle uğraşıp önceliklerimizi değiştirmiş oluyoruz. Tüketicinin gerçek olmayan risklere yönlenmesi devletin de, sektörün de önceliklerini etkiliyor ve ülkece bundan zarar görüyoruz.”

samim-saner

Değişen üretim teknikleri ve teknolojiyle birlikte gıda güvenliği her geçen gün daha çok önem kazanıyor. Zeytinyağından baharata, etten yoğurda, baldan gıda takviyelerine kadar her alana yayılan taklit ve tağşiş hileleri vatandaşı mağdur ediyor. Hileli gıdaların varlığının, tüketici gözünde kimi zaman tüm bir sektörü ya da gıda kategorisini zan altında bıraktığına dikkat çeken Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını, yasa dışı girişimlerde bulunan firmaların olduğunu ancak yasal sorumluluklarını yerine getiren firmaların ağırlıkta olduğunu söyledi.

Ülkemizde gıda güvenliği bilincinin geliştirilmesi için önemli faaliyetlerde bulunan Dernek Başkanı Samim Saner ile bu konuyu konuştuk. Tüketiciyi bilinçli olmaya ve öncelikle kayıt dışı ve izlenebilirliği olamayan ürünlerden uzak durmaya davet eden Samim Saner sorularımızı cevapladı. Sayın Saner ülkemizde ve dünyada gıda güvenliğini tehdit eden başlıca faktörler nelerdir? Gıda güvenliği, gıdaların tarladan sofraya olan üretim süreci içerisinde insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde üretilmesini sağlamak için alınan tedbirler bütünüdür. Fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikeleri ele almaktadır. Bu tehlikeler üretim, işleme, taşıma, hazırlık ve pişirme aşamalarından herhangi birinde gıdaya bulaşabilir. Bitki koruma ürünleri yani pestisitler ile veteriner ilaçlarının kuralsız kullanımı, uygunsuz muhafaza/işleme koşulları nedeniyle oluşan küf kaynaklı toksinler, hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar, yüksek sıcaklıkla yapılan pişirmede oluşan zararlı kimyasallar, çevreden bulaşan kimyasallar gibi birçok risk faktörü gıda güvenliğini tehdit etmektedir.

Gıda güvenliğinin sağlanması için kamuya ne gibi görevler düşüyor? “Gıda güvenliğinin sağlanmasından gıda işletmecisi sorumludur” 5996 Sayılı, gıda güvenliği ile ilgili kanunumuz böyle söyler. Bu Avrupa Birliği gıda mevzuatının da temelini oluşturan bir yaklaşımdır. Ancak bu, kamunun hiçbir sorumluluğu olmadığı anlamına gelmez. Aynı Kanun, kamunun neler yapması gerektiğini de düzenler. Bu kapsamda; kamu otoritesi gıda güvenliğini sağlamakta uygulanacak kural ve kriterleri hukuki düzenlemeler olarak yayınlamalıdır. Bu düzenlemeler yapılırken bilimsel temelli olması, bağımsız gıda otoritelerince yapılan risk değerlendirmesini dikkate alması, katılımcı ve şeffaf olması önemlidir. Aynı düzenlemelerde, kurallara uymayanlara verilecek cezalar da yayınlanır. Bundan sonra yapılacak olan iş, bu düzenlemelere uygun üretim, pazarlama, tüketim yapılması için sıkı ve etkin bir denetim sisteminin kurulması ve işletilmesidir.

YALAN HABERLER, TÜKETİCİYİ GERÇEK RİSKLERDEN UZAKLAŞTIRIYOR Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’nin (EUFIC) “Gıda Seçimini Etkileyen Faktörler” araştırmasında, Türklerin gıdalarla ilgili farklı bilgiler yüzünden sağlıklı seçim yapmakta zorlandığına dikkat çekiliyor. Gerçekten bilgi kirliliği var mı? Evet. Gıdalarla ilgili tüketiciye pek çok yanlış ve yanlı bilgi ulaşıyor. Oysa bilimsel çalışmalar ve gelişmeler her alanda olduğu gibi gıda alanında büyük faydalar yaratıyor. Gıdaları daha güvenli halde üretmeyi ve tüketicilere sunmayı sağlıyor. Artık risklerimizi de daha iyi analiz edebiliyoruz. Tabii her sektörde olduğu gibi bu sektörde de yasadışı işler yaparak para kazanmaya çalışanlar var. Tüketicilerin bunlardan uzak durması önemli. Bu da kayıtlı ve onaylı, markası, etiket bilgileri olan ürünler tüketmekle başlıyor.

Ayrıca tek tek bireylerin sözlerinden çok, kurumsal ifadelere inanmak önemli. Tüketiciye çok miktarda yanlış bilginin ulaşması ancak böyle önlenebilir. 2-3 kişi gıdaları kötüleyip duruyor. Geriye kalan yüzbinlerce akademisyen, konu uzmanı hain olabilir mi? Tüketicinin bilinci çok önemli. Tüketiciler önlerine her gelen bilgiye inanmamalı. Yalan haberler, tüketiciyi gerçek risklerden uzaklaştırıyor. Tüketici tarafında korkulması gereken yüksek riskli konuların dikkate alınmadığına, ancak gerçekte önemli bir risk teşkil etmeyen konuların sürekli gündemde olduğuna tanık oluyoruz. Bu durumda gerçek risklerle mücadele edeceğimize suni risklerle uğraşıp önceliklerimizi değiştirmiş oluyoruz. Tüketicinin gerçek olmayan risklere yönlenmesi devletin de, sektörün de önceliklerini etkiliyor ve ülkece bundan zarar görüyoruz.

Sürekli ekmek ve sebze-meyvede israf konuları medyada haber oluyor. Size göre israfın asıl sebebi nedir? Gerçekten en büyük israf kalemleri bu alanlarda mı yaşanıyor? Gıda israfı tüm dünyada ve ülkemizde önemli bir sorun. Ekmek, sebze-meyve israfta başı çeken gıdalar, ancak her gün çok fazla yemeğin de israf olduğunu görüyoruz. Alışveriş ve tüketimde kültürel alışkanlıklarımız, gıdaların muhafazası ile ilgili yetersiz bilgi sahibi olunması ve bazen de porsiyon büyüklükleri gıda israfının artmasına neden oluyor. Evsel tüketimde; gıdayı yeteri kadar satın almak, doğru şekilde saklamak ve sonra da doğru bir şekilde hazırlamak ve pişirmek son derece önemli. Böylece gıdaların bozulmadan ve güvenle tüketilebileceği süreyi uzatmak mümkün olacaktır.

• Gıdalar tüketilebilecek miktarlarda satın alınmalıdır. • Pişirilen yemek 2 gün içinde tüketilecek miktarda pişirilmeli ve yeneceği kadar ısıtılmalıdır. • Taze olarak satın alınan ve dondurarak saklamak istenen ürünleri ise kullanabilecek miktarlarda bölüp dondurmak gerekir. • Özellikle ekmek gereği kadar satın alınmalı, ortam sıcaklığı fazla ise buzdolabında saklanmalıdır. • Lokanta, restoran, otellerde porsiyonların fazla büyük olması, küçük porsiyon seçeneklerinin bulunmaması, açık büfelerde tabağa tüm çeşitlerden bir seferde alınması da israfı arttıran nedenlerdir. • Artan ürünler için gıda güveliği sorunu yaratmadan atık değerlendirme politikalarının geliştirilmesi israfı önlemeye katkı sağlayacaktır.

TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ ARACILAR AZALTILMALI Tarladan sofraya kadar gelen bir üründe kayıp yaşanmaması için ne gibi önlemler alınmalı? Tarımsal üretimde hem çeşitlilik ve miktarlar anlamında hem de elde edilen gıdaların güvenliğini sağlamak için izleme programları, iyi tarım uygulamaları, iyi hayvancılık uygulamaları, gıda muhafazasında yeni yöntem ve teknolojilerin kullanımı gibi birkaç kilit alanda yapılan iyileştirmelerin arttırılması kayıpları aza indirgeyecektir. Aynı zamanda iyi depolama, paketleme ve nakliye perakende aşamasında da tüketiciye ulaşacak nihai üründe gıda güvenliği kayıplarını azaltmada önemli katkı yapacaktır. Tedarik zincirindeki aracıları minimize etmek, tarımsal üreticinin örgütlenmesini sağlamak da kayıpları azaltacak önlemler arasındadır.

HİLE YAPANLAR UZUN SÜRE TEŞHİR EDİLSİN Hileli gıdalar vatandaşın en fazla mağdur olduğu konuların başında geliyor. Bu konuda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın denetim ve yaptırımlar yeterli mi? Bakanlık denetimler sonucunda taklit ve tağşiş yapıldığı, yani hile yapıldığı tespit edilen ürünleri ve firmaları web sitesi aracılığı kamuoyuna teşhir etmekte ve firmalara cezai işlem uygulamaktadır. Kamuoyuna teşhirin caydırıcılığı daha fazladır. Ancak ülkemizde hem tarımsal, hem de endüstriyel üretimde işletme sayılarının ve gıda satış ile servis noktalarının çok sayıda olması gıda denetimlerini zor bir hale de getirmektedir. Bakanlık kadrolarının denetimler için verdikleri emek; Bakanlığın gerek yapılanma, istihdam; gerekse altyapı olarak bu denetimleri gereği gibi yürütecek hale getirilmesi ile daha etkin hale gelecektir. Ayrıca Bakanlığın bu konuda duyurularını gıda güvenliği sorunlarını da kapsayacak şekilde genişletmesi, yapılan duyuruları web sayfasında daha uzun tutması daha yerinde olacaktır. Gıdada yapılan hilelerin hemen hemen hepsinde ekonomik amaçlarla gıdalara yabancı maddelerin katılmasıdır. Hilenin temelinde yasadışı kazanç, tüketicinin aldatılması, parasının çalınması bulunuyor.

Taklit ve tağşiş daha çok hangi ürünlerde yapılıyor? Vatandaş ne gibi tedbirlerle bu tehlikeden kurtulabilir? Bakanlık denetimleri ve yapılan akademik çalışmalar sonucunda; hilenin en çok zeytinyağı, süt ve süt ürünleri, bal, et ve et ürünleri, su ürünleri, baharat ve gıda takviyeleri gibi pahaca değerli ve hilenin tespitinin zor olduğu ürünlerde daha çok olduğunu görüyoruz. Hileli gıdaların varlığı, tüketici gözünde kimi zaman tüm bir sektörü ya da gıda kategorisini zan altında bırakıyor. Bu da doğru bir yaklaşım değil. Tüm diğer sektörlerde olduğu gibi, gıda sektöründe de yasa dışı girişimlerde bulunan firmalar var ancak yasal sorumluluklarını sonuna kadar yerine getiren, örnek nitelikte ürünler üreten firmalar ağırlıkta. Tüketici kayıt dışı ve izlenebilirliği olamayan ürünlerden uzak durmalı.

“KÖY ÜRÜNÜ”, “DOĞAL” DİYENDEN KORKUN Gıda hilelerinde en büyük riskin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan izin/kayıt onayı almamış kayıt dışı yani merdiven altı ürünlerde olduğu unutulmamalıdır. Kayıt dışı işyerleri, Bakanlık sisteminde yer almadıklarından, başka bir deyişle kaçak olduklarından denetimsiz yerlerdir. Yol kenarlarında etiketsiz olarak veya açıkta satılan, seyyar satıcılar ile kapımıza gelen, “köy ürünü”, “doğal” gibi ifadeler barındıran ürünlerde hileli gıdaların daha ağırlıkta olduğu bilinmelidir. Gıdaların nerede, kim tarafından üretildiği, hedef kitlesinin kimler olduğu, parti numarası, menşei, özel tüketim koşulları, alerjen bilgileri gibi pek çok hayati bilgi etiket üzerinde yer almaktadır. Bu nedenle ambalajlı ve etiketli ürün tüketimi son derece önemlidir. Tüketiciler, piyasadaki fiyatların çok altında pazarlanan ürünlerden uzak durmalı.

Son olarak bu yıl mayıs ayında altıncısını gerçekleştireceğiniz Gıda Güvenliği Kongresi hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu vesileyle gıda güvenliğine ilgi duyan herkesi 3-4 Mayıs 2018 tarihlerinde gerçekleştireceğimiz 6.Gıda Güvenliği Kongresine davet ediyorum. Kongrenin konuyla ilgili üreticiler, üniversiteler, bakanlıklar, tüketiciler gibi ilgili tüm tarafları gıda güvenliği ortak paydası altında bir araya getiren önemli bir misyonu var. Kongrede birincil üretimden, tüketime kadar tüm aşamalardaki farklı gıda güvenliği konularının yanı sıra; gıda hileleri, iklim değişikliği, gıda güvenliği ve sağlık ilişkisi ile gıda güvenliğinde yeni tehlikeler ve yeni teknolojiler gibi ilgi çekici birçok konu ele alınacak. Bu kongrede iklim değişikliği ile gıda güvenliği ilişkisi ve gıda ile sağlık/hastalık ilişkisi birer oturum konusu olarak belirlendi. Ayrıca kongrenin ikinci bölümünde “Farklı Yönleriyle İşlenmiş Gıdalar”ın tartışılacağı hareketli bir forumumuz olacak.

Röportaj Kategorisindeki Yazılar
30 Nisan 20146 dk okuma

“İnovatif ürünlerin gücünden besleniyoruz”

Erol SIMSEK: Simsek Biskuvi Genel Müdürü Genç bir firma olmalarına rağmen son 5 senedir Türkiye...

01 Şubat 20187 dk okuma

Gerçek Tehlikelerle Mücadele Edeceğimize Suni Risklerle Uğraşıyoruz

Samim Saner, Gıda Güvenliği Derneği, “Yalan haberler, tüketiciyi gerçek risklerden uzaklaştırıyor. ...

04 Aralık 20173 dk okuma

Türk Fırıncı Dünya Şampiyonluğu İçin Ekmek Yapacak

Bir Türk fırıncı, alanında dünyanın en prestijli yarışmalarından biri olan Bakery Masters’ta ilk ke...