Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, “Bu sene, önümüzdeki sene ve daha sonraki seneler buğday için daha avantajlı olacaktır. Üreticilerimiz özellikle, ekmeklik ve makarnalık buğday ekimine önem verirse daha karlı bir yatırım yapmış olacaklardır” dedi.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, son yıllarda çiftçinin özellikle bazı alternatif ürünlere yönelmesi nedeniyle buğday üretiminin bir miktar azaldığını söyledi. Hem Türkiye’de duyulan ihtiyaç hem de buğdayın un ve makarna ihracatındaki yeri hakkında bilgi veren Güldal, şöyle konuştu: “Anavatanı Anadolu olan buğdayın tekrar yılda 21,5 milyon ton civarında üretilmesi gerekmektedir. Bunun için Tarım ve Orman Bakanlığı prim ve gübre desteklerini yüzde 100 arttırdı. TMO olarak da bu sene alım fiyatlarımızda özellikle şunu vurguladık; çiftçi buğday ekerse mutlu, memnun ve karlı bir üretim yapmış olur. Bu sene, önümüzdeki sene ve daha sonraki seneler buğday için daha avantajlı olacaktır. Üreticilerimiz özellikle, ekmeklik ve makarnalık buğday ekimine önem verirse daha memnun kalacaklar, daha karlı bir yatırım yapmış olacaklardır.”
Tarımsal ürün deseni içerisinde buğdayın önemini her fırsatta vurgulamaya çalıştıklarını ifade eden Güldal, Türkiye’nin buğday üretiminin önceki yıllarda olduğu gibi 21,5 milyon ton seviyelerine gelmesi gerektiğini, bu amaçla her türlü kurumsal desteğin verildiğini kaydetti.
Gıda, İçecek ve Tarım Politikaları Araştırma Merkezi (GİFT) tarafından Adana Çiftçiler Birliği işbirliğiyle düzenlenen 3’üncü Tarım ve Gıda Politikaları Konferansı’nda konuşan TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, bu sezon Türkiye’de buğday dışındaki ürünlerde üretim artarken, buğday üretiminin önceki sezona göre yüzde 9.5 düşüşle 19 milyon ton seviyesinde gerçekleştiğini kaydetti. Bunun ülke potansiyelinin altında bir rakam olduğunu belirten Güldal, üretimin artırılması için çiftçilere çağrıda bulundu. Hububat fiyatlarında yüzde 21-33 arasında artış yaptıklarını vurgulayan Güldal, “Bu sezon ülkemizin hiçbir yerinde TMO’ya ürün satışından ya da TMO’nun verdiği fiyattan kaynaklı bir sorun yaşanmadığını belirtmek isterim” diye konuştu.
HASAT DÖNEMİNDE İTHALAT YOK
İthalat ve ihracata ilişkin bilgiler de aktaran Güldal, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ülke olarak 2 sene önce nohutta net ithalatçıyken bugün net ihracatçı olduk. Diğer taraftan kırmızı mercimekte miktar olarak ithalatçı görünmemize rağmen değer bazında baktığımızda net ihracatçıyız. Kurumumuzun alım faaliyetlerinin yanı sıra gerçekleştirdiğimiz diğer operasyonların piyasa istikrarı için önemi aşikardır. Kurumumuzun stokları piyasa istikrarının sigortasıdır. Bu kapsamda iç alımlarımıza ilave olarak doğru zamanda ithalat yoluyla buğday ve arpa stoklarımızı takviye ettik ve etmeye devam edeceğiz. Yanlış bilinen bir konuyu da dile getirmek istiyorum. TMO, sınırsız bir ithalat yetkisine sahip değildir. Gerektiğinde kullanmak üzere her yıl yenilenebilir nitelikte Cumhurbaşkanımızca belirtilen miktarda ürün ithalatı yapabiliyoruz. Buradan şu mesajı da net vermek isterim. Bizler TMO olarak hasat döneminde kesinlikle ithalat yapmıyoruz. Hasat devam ederken ithalatı asla zikretmiyoruz. Üreticilerimin gelir kaybının önüne geçmek bizim en önemli önceliğimiz.”
İTHALATI TİCARETİN İHTİYACI İÇİN YAPIYORUZ
Üreticilerin buğday konusunda daha duyarlı olması gerektiğini, bu ürünün her açıdan Türkiye’ye kazanç sağladığını vurgulayan Güldal, Türkiye’nin, buğdayda ithalatçı olduğu ve ithalatın arttığı yönünde birçok yerde eksik açıklamalar yapıldığının altını çizdi. TMO Genel Müdürü Güldal, şöyle konuştu: “Türkiye’nin yıllık, yaklaşık 19 milyon ton buğday ihtiyacı var. 5-6 milyon ton da ithalat yapıyoruz. İthalatımızı ihtiyacımızdan dolayı değil, ticaret için yapıyoruz. Evet ithalat yapıyoruz ancak karşılığında mamul madde ihracatımız kat kat artıyor. Yani iç tüketimimizin ithalata bağımlı hale geldiğini söylemek yanlış olur. Ülkemizin ihraç geliri elde ettiği bir sektörün büyümesi kaynaklı bir ithalat söz konusudur. Rakamlara bakınca daha net anlaşılacaktır. 2002-2018 yılları arasında 15 milyar dolar karşılığı 54 milyon ton buğday ithalatı yapılırken, un, makarna, bulgur, irmik, bisküvi gibi mamul ürünlerin buğday karşılığı hesaplandığında 27 milyar dolar değerinde 68 milyon tonluk bir buğday ihracatımız görünüyor. Bu demektir ki 2002 yılından bu yana söz konusu ticaretten ülkemiz 12 milyar dolar net gelir elde etmiştir. Benzer bir senaryo mısır için de geçerli. 2002-2018 arasında mısır ithalatına ödediğimiz miktar 7,7 milyar Dolar’ken, yumurta, beyaz et, nişasta, mısır irmiği, yem gibi ürünlerin ihracatındaki mısır karşılığı hesaplandığında 12 milyar Dolar değerinde bir ihracat geliri görüyoruz. Yani 2002 yılından bu yana bu ticaretten 4,3 milyar dolar gelir elde etmişiz. Gördüğünüz üzere ülkemizin her yıl büyüyen bir mamul madde sektörü var. Un ihracatında dünyada 1’inci ve makarna ihracatında 2’nci sıradayız. Son 10 yılda un ihracatımız 2 katına, makarna ihracatımız 6 katına, yumurta ve beyaz et ihracatımız 4 katına çıktı.”